İZMİR

Başkan Soyer’den AK Parti hükümetine “İzmir düşman toprağı değildir”

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, AK Parti hükümetini hedef alarak "Atmadığınız, beklettiğiniz her imza ya bir kamu zararı ya da kamuya zarar üretmektedir. İzmir düşman toprağı değildir. İzmirliye bunlar reva görülemez." ifadelerini kullandı.

Abone Ol

Büyükşehir Belediye Meclisi’nin Kasım ayı 8.birleşimi bütçe görüşmeleri yaklaşık 7 saat sürdü.

Bütçeyi stratejik planını 7 ana başlığı altında detaylandırarak anlatan Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, muhalefet cephesinden gelen eleştirilere de tek tek yanıt verirken, Yaşar Kemal’in adalet vurgulu yazısını okuduğu oturuma Ankara’da bekletilen onay ya da cevaplarla İzmir’in zarara uğradığı projeleri tek tek sayarak damga vurdu.

Söze, “Mazbatayı aldığım günden beri İzmir’in aşkla çalışıyorum” diyerek başlayan Büyükşehir Belediye Başkanı Soyer, “İzmir bizim için bir kavga konusu değil, bir çözüm meydanıdır” dedi.

Başkan Soyer, “Ekonomik koşulların giderek ağırlaştığı bu dönemde yatırım bütçemizin yüzde 40’ın üzerinde olması elbette gurur verici… İzmir’in en öncelikli projelerimizi tamamlama hedefimizden pandemi koşullarına ve ekonomik krize rağmen asla vazgeçmedik. Biz hep krizi fırsata dönüştürmeye çalıştık. Türkiye’de maskematik üreten tek belediyeyiz” diye konuştu.

Büyükşehir Belediye Başkanı, bütçeyi stratejik planın 7 ana başlığı altında detaylandırırken; altyapı, yaşam kalitesi, ekonomi, demokrasi, doğa, yaşayarak öğrenme ve kültür-sanat alanında süre gelen ve yapılacak projeleri anlattı.

Büyükşehir Belediye Başkanı bütçe konuşmasında eleştirilere yeri geldikçe tek tek yanıt verdi.

Borcun artışı israftan değil, kurdaki artıştan!
Büyükşehir’in borçlanma tablosu hakkında konuşan Başkan Soyer, “Mart 2019’da 5 milyar lira borç vardı, 2022’de bu borç 14.6 milyar liraya çıktı. Bu sürede 6.9 milyar borç ödedik, 6.7 milyar borç aldık. 2019 mart ayında kur 6.24 iken ekim 2022’de 18 oldu. Borcun artış nedeni İzBB’nin israfı değil, kurdaki 3 misli artış... İki tane daha Narlıdere metro yapardık, eğer bu artış olmasaydı. Nakit akışı ve finansman, belediyelerin nefes borusudur. İzmir Büyükşehir Belediyesi piyasadaki tüm borçlarını ödemekte, hiçbir borcuna öteleme, yapılandırma talebinde bulunmamıştır. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin disiplinli ve güçlü bir mali yapısı var. Ancak ülkenin içinde bulunduğu durumdan ötürü finansmana erişim kısıtlanmıştır” dedi.

En büyük zarar ulaşımdan!
Belediye şirketlerinin zararı hakkında konuşan Soyer, “Şirketlerin zararının yüzde 84’ü ulaşım şirketlerine ait… UKOME’de ücret artışına onay gelmiyor, şirketler zarar ediyor. İzBB ulaşım şirketlerini sübvanse ediyor. Bir de bunun hesabını soruyorsunuz. Bu anlaşılır bir şey değil!” dedi.

Canlı bağlantı ile cevap!
Soyer, geride kalan yıl Narlıdere Metrosu iddiasına yanıtta olduğu gibi bir canlı bağlantılı yanıt daha verdi. AK Parti Grup Başkanvekili Özgür Hızal’ın Fırat Fidanlığı hakkındaki çıkışını alandaki çalışmaya yapılan canlı bağlantıyı ekrana vererek cevaplayan Soyer, “Fırat Fidanlığında 3 vardiya çalışma devam ediyor. Buca’ya nefes aldıracak yepyeni bir yeşil alan göstereceğiz” dedi. Büyükşehir Belediye Başkanı ayrıca, “Şirinyer Parkı’nın projesi bitti, yılın ilk aylarında ihale edilecek. Dikili Hizmet Binası yüklenici feshedildi. Tekrar ihale edilecek. Selçuk Otogarı yeniden ikmal ihalesine çıkıldı, 2023 yılı Mart ayında bitecek.

Gördes Barajı göndermesine Sayıştay raporlarıyla cevap!
Soyer oturumda AK Parti cephesinden gelen Sayıştay raporu örneklerine de gönderme yaparak dibinin delik olması nedeniyle kente su sağlamayan Gördes Barajı’yla ilgili yine Sayıştay’ın denetçisi tarafından yazılan tavsiye raporunu okudu. Soyer’in okuduğu raporda şu ifadelere yer aldı: 2016, 2017, 2018 yıllarında gerek barajda meydana gelen teknik problemlerden gerekse DSİ’nin yapması gereken imalatları henüz tamamlayamamış olmasından dolayı hiç su verilememiş, buna rağmen DSİ 2011 yılında beklenenin çok altında şehre deneme suyu vermiş olmasını esas alarak, 2011 yılının da önüne geçip 2010 yılından itibaren hesaplayarak İZSU’dan baraj bedeli tahsilatına ilişkin 18.12.2014 tarihinde talepte bulunmuştur. İZSU’nun uhdesinde bulunan ve yapımı tamamlanan arıtma süreçlerine rağmen yapım ve işletimi DSİ’nin yetkisinde bulunan Gördes Barajı’nın gövdesindeki teknik problemler ya da DSİ’nin tamamlamakla yükümlü olduğu diğer unsurları tamamlamaması ve Kavaklıdere Arıtma Tesisi’ne su verilememesi nedeniyle İZSU açısından tesisin test ve kabul süreçlerinde de gecikmeler olmuştur. Bütün bunlara rağmen İZSU hiç su alamadığı dönemde 2016 yılında protokol gereği doğan borcunu ödemeye başlamış olup 2016 yılında 8 milyon 382 bin lira, 2017 yılında 8 milyon 810 bin lira, 2018 yılında 11 milyon 42 bin lira, 2019 11 milyon 699 bin lira ve 2020 yılında 15 milyon 677 bin lira ödeme gerçekleştirmiştir. Bu nedenlerle DSİ’nin standart olarak su idarelerine uyguladığı ve imzalattığı bu tür maliyet ortaklı yatırım projelerinde iyi bir projelendirmeden başlayarak karşılıklı hükümlülüklerin adil şekilde belirlendiği, ürün maliyeti konusunun da göz önünde bulundurulduğu bir ödeme planı ve protokol düzenlemesine gidilmesinin uygun olacağı tavsiye edilmiştir.

Partizanlığı bizde ararsanız yanlış yaparsınız!
Büyükşehir Belediye Başkanı ilçelere ayrımcılık ve partizanlık çıkışlarına da şu yanıtı verdi:
Partizanlıktan bahsedildi. İlçelere yaptığımız yatırımları paylaşmak istiyorum; Kiraz’a 113 milyonluk iş yaptık, Bergama’da 367 milyon liralık iş yapıldı, Bayındır’a 243 milyon, Kınık’a 218 milyon yatırım yapıldı. Partizanlığı kim nerede ararsa arasın bizde yok. Biz kimin nereye oy verdiğine bakmaksızın eşit hizmet etmeye devam edeceğiz. Partizanlığı bizde ararsanız yanlış ararsınız, bizde yok.

Sponsor diye birşeyden haberiniz var mı?
Tarkan’ın 9 Eylül konseri hakkındaki ücret iddiasını yanıtlayan Soyer, “‘Tarkan konserinden dolayı işçilere para ödememişsiniz’ dendi. Siz hayatınızda sponsor diye bir şey duydunuz mu? Beni bilen bilir bilmeyen kendi gibi bilir. Tarkan konseri için sponsor desteğiyle organizasyonu kurduk” diye konuştu.

Yaşar Kemal ile oturuma başlandı
Büyükşehir Belediye Başkanı bütçe konuşmasının son bölümüyle oturuma damga vurdu. Perdeyi Yaşar Kemal’in unutulmaz yazısını okuyarak başlayan Soyer ardından İzmir’in Ankara’dan yanıt ya da onay alamadığı için kamu zararına uğradığı tüm projeleri tek tek saydı.

Soyer'in okuduğu Yaşar Kemal'e ait yazı;
Bir haftadır kafamda evirip çevirip bir yazı düşünüyordum. Başlığı da şuydu: Çirkef denizinde yüzmenin mutsuzluğu. İnsan soyunun en seviyesiz, haysiyetsiz kişileriyle mücadele etmenin ne kadar ağır, yıpratıcı, onur kırıcı olduğunu anlatacaktım. Diyecektim ki, ölmek bir şey değil, ölmeye kurban olayım, öldürülmekse hiçbir şey değil… Ama şu insanları karşına alıp mücadele etmek, beter, diyecektim. Diyecektim ki, bu mücadele benim kişisel mücadelem olsa, ne pahasına olursa olsun, ben bu seviyeyle, bu alçaklıkla mücadele etmez, meydanı boş bırakır, yenilgiyi kabul eder, arkamı döner giderdim. Ama bu mücadelenin ucunda koskoca bir milletin mutluluğu, var olup yok olması var, diyecektim. Olmadı.


İnsan kederleniyor, kahroluyor. Karşındaki insan can bir düşmanın da olsa şöyle insana benzer insan, onurlu bir insan olmalı ki, sen de küçülmemelisin. Bunlarla mücadele insanı küçültüyor, yaralıyor. Bu sebeptendir ki, dünyada hiçbir vatansever takımı bizim kadar ağır bir mücadele vermemiştir.


Karınca kanatlanıyor lafını boşuna söylemedim. Bu sözü boşuna dilime pelesenk etmedim. Karıncanın kanatlandığına dair çok alametler belirdi. Bunlar Türkiyede tahrip edilmedik hiçbir kurum bırakmayacaklar. Önce bağımsızlığımızı elimizden aldılar. Dünya yüzünde uydu bir millet olmanın yükünü sırtımızda taşıyoruz. Çok ağır bir yük.
Dünyanın en geri, en yoksul on milleti arasına soktular bizi. Zengin Anadolu topraklarını kastılar kavurdular, öldürdüler. Ormanlar yok oldu. Kültürümüzü kemiriyorlar şimdi de…
Şimdi de geleneklerimize, milletimizi millet eden güçlere saldırıyorlar.


Milletimizi millet eden güçlerden biri de adalet duygumuzdur. Türkiye adaletin büyük bir geleneği var. Onun üstünde koskocaman, dünyanın en büyük imparatorluklarından biri yatıyor. Onun üstünde koskocaman Hititten, eski Yunandan, Selçuklardan gelen bir Anadolu uygarlığı yatıyor. Adalet geleneği bir toprak geleneğidir. Milletlerin uygarlık seviyeleridir.
Şimdiki Türkiye’de oturan burjuvalar Türk adaletini milletin değil de kendilerinin adına çalıştırmak istiyorlar. Türk adaleti, Türk topraklarının geleneğidir. Yunusu, Sinanı, Mustafa Kemali, Nasrettin Hocayı yetiştirmiş büyük bir milletin insani seviyesidir. İnsanlığıdır. Büyük ve onurlu bir sorumluluk taşır. Bir milleti var eden, ya da yok edecek olan odur. Bir milletin en büyük gücü, geleneksel gücü, varlığı, bir sınıfın bekçiliğini yapmaz. Yaptırmazlar.


Türk hakimi bu memlekette teminatsız da iş gördü. O zaman bile, kendi vicdanının sesini dinledi. Hakimlik fedakarlık mesleğidir. Belki de mesleklerin en kutsalı, en şereflisidir.

"İZMİR DÜŞMAN TOPRAĞI DEĞİL!"
Soyer yazıyı okuduktan sonra meclise, “Yaptıklarımız, yapacaklarımızı anlattık. Ben size yapamadıklarımızdan söz etmek istiyorum. Yapamadıklarımız nedeniyle bürokratlarımızı, Cumhuriyetin 100.yılını geride bırakan Cumhuriyet savcılarını ve hakimlerini göreve davet ediyorum” diye seslendi. Büyükşehir Belediye Başkanı, “İzmirlilerin hakkı olan çok sayıda icraatımızın sekteye uğratılmasını asla kabul etmiyoruz. Aynı duruşlu saygı değer bürokratlardan, bakanlardan, bakan yardımcılarından hepsinden bekliyoruz. Atmadığınız, beklettiğiniz her imza ya kamu zararı ya da kamuya zarar. Hizmetin nasıl oldu da bu kadar siyasete alet edildiği bir noktaya geldik bunu anlamakta güçlük çekiyorum. Siyaset kurumu böyle bir şey değil. Vatandaş adına siyaset yapamazsınız. İzmir düşman toprağı değil. İzmirliye bunlar reva görülemez. İzmir’in Ankara’da bekleyen işleri sadece bu şehrin belediye başkanı olarak beni değil hangi partiden olursa olsun İzmirlilerin oylarıyla bu salona gelen meclis üyelerini bağları…” diye konuştu.

Büyükşehir Belediye Başkanı ardından İzmir’in Ankara’dan yanıt ya da onay alamayan projeleri listesini tek tek başlıklar halinde saydı:

Birinci başlık… Kamu zararına neden olan durumlar...
Hükümetin yanlış ekonomi politikaları nedeniyle dünya üzerinde enflasyon artışını en az 10 misliyle yaşıyoruz. En büyük fiyat artışı akaryakıt ve enerji fiyatlarında gerçekleşiyor. Yerel yönetimlerine büyük külfetler yükleniyor. Yerel yönetimlerin toplu ulaşımda kullandığı akaryakıt ve enerji bedellerinden KDV ve ÖTV alınmaması talebimiz bakanlık tarafından reddedildi. Bir hesap yaptık, mevcut tarifemiz 6.5 lira, bunun yüzde 24’ü vergi yok, yani 1.5 lirası. Bunu indirseniz 5 liraya inecek ya da bunu Büyükşehir’in sübvanse ettiği rakamdan düşürseniz yılda 600 milyonluk bir imkan yaratmış olacaksınız. Ama reddettiniz.

Yine ESHOT’un filosuna kattığı 100 adet elektrikli otobüs için finansman yaratma talebiyle Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına başvurduk. 421 milyonluk kredinin iç borçlanmayla karşılanması için onay talep ettik. 7 aylık sürede olumlu ve olumsuz bir cevap almadık.

Deniz ulaşımında kullanılan iskelelerin belediye devrine ilişkin talep Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından 8 yıldır cevaplanmadı.

Bostanlı Barınağı’nın bir kısmının Körfez’de taşımacılık yapan gemilerin bağlama yeri olarak kullanılması için yapılan plan bakanlıklar tarafından uygun görüş verilmediği için uygulanamadı. Barınağın belediye tahsisine ilişkin talep ise önce uygun bulundu sonra reddedildi.

Yassıcada’da vatandaşların günü birlik tatil yapabilmesi için kira sözleşmesi yenilenmesi talebi bakanlık tarafından uygun görülmedi ve tesisler atıl hale geldi.

Bayraklı Şehir Hastanesi için teleferik hattı için hazırlanan etüt proje ihale edilerek proje sürecine başlanmasına rağmen Büyükşehir tarafından hastane bölgesinde yapılması planlanan üst istasyon bölgesi kullanım hakkı talebine cevap alınamadı.

Kentin kuzeyinde Bergama’da İslam Saray Mahallesi’nde şantiye alanı için yapılan başvuru bakanlıktan 3 yıldır cevap bekliyor.

Alsancak Liman arkası bölgesindeki taşınmazın (Tarihi Elektrik Fabrikası) özelleştirilmesine yönelik satış ihalesini Grand Plaza A.Ş. kazanmasına rağmen söz konusu ihale iptal edildi. 2019 yılından beri bir daha yenilenmedi. İzmir’in bu eşsiz kültür kültür mirası İzmirli’nin gözleri önünde çürüyüp gidiyor. Bu kamu zararı değildir de nedir? Tekrar ihaleye çıkmayan bürokratlara sesleniyorum, İzmir’e bunu reva görmeyin! O bina çürüyüp gitmesin.

Depremin ardından Kemalpaşa Sütçüler Mahallesi’nde binaların enkaz atıklarını geri dönüştürmek ve ekonomiye kazandırmak için kurulacak tesise onay verilmedi.

Çiğli Atıksu Tesisi’nin revizyonu için dış finansmanı ihaleyi alan firmanın bulacağı şekilde ihaleye çıktık. Bu kapsamda dış finansman kullanılabilmesi için izin yazısı Şubat ayında yazıldı ancak onay gelmeyince İZSU bu yatırımı özkaynakla yapmak zorunda kaldı.

Çiğli Arıtma Tesisi 4.faz ikinci ikmal inşaatı için yine dış finansman ihaleyi alan firmanın bulacağı şekilde ihaleye çıktı. Burada da onay şubat ayından bu yana verilmedi.

İkinci başlık… Doğrudan kamuya zarar veren durumlar:
Çevre ilçelerin ulaşım sorununa çözüm olacak projelerimize vize verilmedi. 2019 yılında Seferihisar’da başlatılan İZTAŞIT projesini yaygınlaştırma hedefi mevzuata takıldı.

Bu konudaki ikinci engel ise UKOME’nin işleyişine müdahale edilerek gerçekleştirildi. Büyükşehir belediyelerinin görev, yetki ve sorumluluk alanında kalan yerlerde ulaşım ve trafik ile ilgili kararları alarak planlama ve koordinasyonu sağlayan Ulaşım Koordinasyon Müdürlüğü'nün (UKOME) yapısı değiştirildi. Yeni Bakanlık temsilcileri eklenerek ve buna göre çoğunluk 15 üye ile devlet kurumlarından oluşturuldu. Böylelikle UKOME’ye yaptığımız zorunlu fiyat artışı başvurumuz reddedildi.

Kamuya zarar başlığı altındaki diğer meselemiz ise kentsel dönüşüm.
Kentsel dönüşüm alanında karşımıza çıkarılan engeller arasında, maalesef hepimizi çok yaralayan, depremzedelerin mağduriyetini giderecek kredi onayının iki yıla yakın bir süre bekletildikten sonra gelmiş olmasıdır. Fakat gelen karar, bu uzun bekleme sürecinden çok daha vahim. İzmirli depremzedeler için büyük emek sonucunda elde ettiğimiz uluslararası düşük faizli konut kredisinin çok büyük kısmı, İzmir’e değil, Türkiye’nin başka illerine yönlendirildi.

Gaziemir ilçesi, Aktepe ve Emrez mahallelerindeki kentsel dönüşüm alanında, hak sahibi olan yurttaşların tapularında yer alan hazine fazlalıklarının kaldırılmasına ilişkin teklifimiz ise Bakanlık tarafından cevapsız bırakıldı.

Bu kapsamda, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin mezarlık yeri için arazi tahsis talebinin bile 5 yıldır bekletildiğini üzülerek ve utanarak söylemek zorundayız.

Son olarak, engellenmesi nedeniyle hem kamuya zarar veren hem de doğrudan kamu zararına neden olan dört projeden bahsedeceğim.

Kentin güneyinde 6 ilçenin evsel katı atıklarını geri dönüştürmek ve atıklardan elektrik üretmek amacıyla Menderes’te yapılacak Güney-2 Entegre Katı Atık Yönetim Tesisi’ne 2 yıldır onay verilmedi.
Kentin kuzeyinde verilecek hizmetlerin önünü açacak şantiye alanı için belediyeye 3 yıldır yer tahsisi verilmiyor.

Seferihisar şantiye alanı için de tüm kurum onayları alınmış olmasına rağmen Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü tahsise izin vermiyor.

Çiğli Tramvayı yapımı kapsamında, Mavişehir Uzatma Hattı için yaptığımız başvuru ise çözümsüz kaldı.


Çuvaldızı kendimize batırmalıyız: Daha çok çalışmalıyız
Soyer ardından, “Mazeret üretmek için saydığım şeyler değil bunlar. Önümüzdeki engelleri, atılmayan imzaları, İzmir’in, Türkiye’nin bürokratların, savcıların vicdanına bırakıyorum. Bitirken çuvaldımızı kendimize batıralım istiyorum. Tüm çalışma arkadaşlarıma sesleniyorum, daha çok, daha çok, daha çok çalışmak mecburiyetindeyiz. Türkiye’de yoksulluk derinleşiyor, açlık işsizlik artıyor ve herkesin umudu biziz. Çok daha çalışmak mecburiyetindeyiz” dedi.