SİYASET

CHP'Lİ Akın: Emeklinin bekleyecek hali yok

CHP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Akın, MYK toplantısının ardından parti genel merkezinde basın toplantısı düzenledi.

Abone Ol

CHP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Akın, “Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün Küresel Gıda Fiyat Endeksi’ne göre, dünya genelinde gıda fiyatları, son bir yılda yüzde 10,7 oranında gerilemiştir. Bizde ise TÜİK’in verilerine göre aynı dönemde, gıda fiyatları yüzde 70,7 oranında artmıştır. Hükümetin yaptığı hatalar yüzünden ülkemizde, yakıcı bir hayat pahalılığı yaşanırken bunun dünyadan kaynaklandığını söylemenin gerçekle uzaktan yakından alakası yoktur” dedi. ABD’nin Türkiye’nin SİHA’sını düşürmesiyle ilgili iktidarın tavrını eleştiren Akın, "SİHA’mızı düşüren ABD’ye ‘Sizin PKK’nın yanında, yakınında ne işiniz var’ diye neden sorulmuyor? Biz bu haberi, Pentagon yetkililerinden öğrendikten sonra ‘Aman ABD’yi kızdırmayalım’ diyerek hareket edilmesini asla ve asla doğru bulmuyoruz” diye konuştu.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Akın, MYK toplantısının ardından parti genel merkezinde basın toplantısı düzenledi. Akın, şunları söyledi:

“Parti Sözcümüz Sayın Faik Öztrak, NATO-PA Genel Kurulu’na katılmak için yurt dışında olduğundan Merkez Yönetim Kurulu’muzun (MYK) bugünkü toplantısına ilişkin değerlendirmeleri ben yapacağım. Bugün MYK’mizin gündeminde AK Parti yönetiminin neden olduğu ekonomik buhran, bu buhranın başta emeklilerimiz olmak üzere vatandaşlarımıza yaşattığı sorunlar, hayat pahalılığı, çocuk açlığı, okul yemeği, üniversite öğrencilerinin barınma ve beslenme sorunları, Ortadoğu’da yaşanan gelişmeler, parlamentonun gündemi, partimizin kurultay süreci ve 6 ay sonra yapılacak yerel seçimler vardı. TBMM yeni yasama yılı, 1 Ekim’de başladı. Hükümetin bakanları, 1 Ekim’den sonra çoğu açlık sınırının altında olan emekli aylıklarına ilişkin bir düzenleme yapılacağını açıklamışlardı. Emeklilerimiz, yeni yasama yılında dört gözle bu düzenlemeyi bekliyordu ama olmadı.

"Emeklilerin sorunlarına çözüm bulmak için getirilen önergeler, AK Parti ve MHP milletvekillerinin oylarıyla reddedildi"

Bırakın bir düzenleme yapılmasını, ‘Emeklilerimizin sorunların konuşalım, bir çözüm bulalım’ diyerek parlamentoya getirilen önergeler, AK Parti ve MHP milletvekillerinin oylarıyla maalesef reddedildi. Saray ve ortağı; vatandaşın halini görmediğini, sesini duymadığını vatandaşın gerçek sorunlarıyla ilgilenmediğini bir kez daha göstermiş oldu. Hafta sonu partisinin kongresinde konuşan Erdoğan da hayat pahalılığı altında ezilen işçileri, memurları, emeklileri enflasyona ezdirmediklerini anlatırken emeklilerimize ilişkin somut hiçbir açıklama yapmadı. Yine “inşallah” diyerek sadece memur emeklileri için bir çalışma yaptıklarını söyledi. Oysa emeklilerimiz her gün artan fiyatlar karşısında, adeta hayatta kalmak için mücadele veriyorlar. Bugün milyonlarca emeklimiz, 7 bin 500 liralık aylıkla, açlığa mahkûm yaşıyor.

"Emeklinin bırakın yıl sonuna kadar, bir dakika daha bekleyecek hali yok"

Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nin verilerine göre, seçimden önce nisan ayında, 11 lira olan bir kilogram patatesin fiyatı, bugün 19 lira 30 kuruşa çıkmış durumda. Bir kilo etin fiyatı 294 liradan 365 liraya gelmiş yükselmiş. 7 bin 500 lira aylık alan emekli amcalarımızın, teyzelerimizin bir aylıklarıyla alabildikleri patates, seçimden bu yana 293 kilo azalmış. Eylül itibarıyla açlık sınırı, 13 bin 334 lira. Gıda enflasyonunda, geçen yılın aynı dönemindeki eğilimler devam ederse açlık sınırının 2023 sonunda 15 bin liranın üzerine çıkacağını söylemek yanlış olmaz. Biz buradan bir kere daha saraya sesleniyoruz: Emeklinin bırakın yıl sonuna kadar, bir dakika daha bekleyecek hali yok. Önümüz kara kış. Meyve ve sebze fiyatları, ısınma ve kira bedelleri çok daha fazla artacak. Soruyoruz: Siz emekli aylıklarında gerekli artışı sağlamazsanız emeklilerimiz yılbaşına kadar ne yapacak, ne yiyecek, ne içecek ve evini nasıl ısıtacak? Saray, emekli maaşlarına ‘İnşallah, maşallah’ diyerek geçiştirmeden ‘Bir ay sonra, yılbaşında’ diyerek geciktirmeden hemen şimdi düzenleme yapmalıdır.

"Asgari ücretlinin maaşının bugün 18 bin 340 lira olması gerekirdi"

Bu iktidar ya matematik bilmiyor ya da algı yönetimiyle yarattığı ekonomik yıkımı gizleyeceğini sanıyor. Erdoğan hafta sonunda, partisinin kongresinde asgari ücreti 184 liradan 11 bin 400 liraya çıkardıklarını anlattı. Sanki bu ülkede hiç enflasyon yokmuş gibi bununla övündü. İstatistikçiler, ‘Üç çeşit yalan vardır. Yalan, kuyruklu yalan ve istatistik’ der. Rakamlar yalan söylemez ama siyasetçiler, rakamları eğip bükerek yalan söylemeye kalkabilir. Erdoğan’ın bahsettiği Kasım 2002’de bir gram altın, 16 lira 30 kuruştu. O zaman bir aylık asgari ücretle 11 gram altın alınıyordu. Bugün bir gram altının fiyatı, 1625 lira. Bugün bir aylık asgari ücretle yalnızca 7 gram altın alınabiliyor. Yani bu hesapla bakarsak saray hükümetleri döneminde, asgari ücretin satın alma gücü, 4 gram altın tutarında erimiştir. Asgari ücretle alınabilen altının neredeyse yarısı buharlaşmıştır, uçup gitmiştir. Saray, asgari ücretliyi enflasyondan korumak isteseydi, bu hesapla asgari ücretlinin maaşının bugün 18 bin 340 lira olması gerekirdi.

"Dünya genelinde gıda fiyatları son bir yılda yüzde 10,7 oranında geriledi, bizde yüzde 70,7 oranında arttı"

Saray hükümeti, akıl dışı politikalarla ekonomide büyük bir yıkım yaratmıştır. Ama yarattığı yıkımda sorumluluğunu da hiç üstlenmiyor. ‘Enflasyon dışarıdan’ diyerek sebep olduğu hayat pahalılığının sorumluluğundan kaçıyor. Erdoğan, her zaman olduğu gibi bu hafta sonu yaptığı konuşmada da hayat pahalılığının tüm dünya ile birlikte Türkiye’yi de olumsuz etkilediğini söyledi. Peki gerçekten öyle mi? Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün Küresel Gıda Fiyat Endeksi’ne göre, dünya genelinde gıda fiyatları, son bir yılda yüzde 10,7 oranında gerilemiştir. Bizde ise TÜİK’in verilerine göre aynı dönemde, gıda fiyatları yüzde 70,7 oranında artmıştır. Türkiye hem tüketici enflasyonunda hem de tüketici enflasyonunda maalesef ilk 5 ülke arasına girdi. Hükümetin yaptığı hatalar yüzünden ülkemizde, yakıcı bir hayat pahalılığı yaşanırken bunun dünyadan kaynaklandığını söylemenin gerçekle uzaktan yakından alakası yoktur.

"Bu yatırımlar neymiş anlatın, hep birlikte öğrenelim"

Saray, maaşlarında düzenleme isteyen emeklilerimizi ‘Bekleyin’ diye oyalarken ekonomi yönetiminin de ülkemize yatırım yapmak isteyenlere aynı yanıtı verdiği ortaya çıktı. Merkez Bankası Başkanı, TBMM’de bir sunum yaptı. Sayın Başkan masasında, Türkiye’ye yatırım yapmak için bekleyen milyarlarca dolarlık teklif dosyası olduğunu söyledi. Sayın Başkan, neyi bekletiyorsunuz, niye bekletiyorsunuz? Bu yatırımlar neymiş anlatın, hep birlikte öğrenelim. Ekonomiyi beklenti ve algı yaratarak mı yöneteceksiniz, yoksa gerçeklerle mi? Aynı sunumda, Türkiye’nin başına bela olan Kur Korumalı Mevduata (KKM) ilişkin de pembe bir tablo çizildi. KKM için geçen yıl bütçeden 92 buçuk milyar lira; Merkez Bankası’ndan ise 89 milyar lira olmak üzere, toplam 182 buçuk milyar lira ödeme yapılmıştı. Merkez Bankası Başkanı, bu yılın ilk 6 ayında, bütçeden ve Merkez Bankası’ndan KKM için toplam 150 milyar lira çıktığını açıkladı. Ama bu hesapta sadece ilk 6 ay var. Türk lirasında değer kaybının hızlandığı temmuz, ağustos ve eylül ayları yok. Bunları gizleyerek kamuoyunu yanıltmaya da kimsenin hakkı yok.

"Doğal gaz ve elektriğe yapılacak her zam, enflasyonun artışında tuz biber olacak"

1 Ekim itibarıyla sanayide, hem elektrik hem de doğal gaza yüzde 20 oranında zam yapıldı. Hükümet, ‘Enflasyonla mücadele ediyorum’ derken sanayide temel bir girdi olan enerjiye bir taraftan da zam yaparak aklımızla adeta alay ediyor. Seçimden bu yana, akaryakıt ürünlerine zam üzerine zam yapan saray, zaten başta ulaşım ve nakliye kalemleri olmak üzere üretim maliyetlerinin artmasına neden olmuştu. Şimdi yaklaşan kara kış öncesi doğal gaz ve elektriğe yapılacak her zam, enflasyonun artışında adeta tuz biber olacak. Bu zamlar üretim maliyetlerini artıracak. Üretim maliyetlerinin artması demek; çarşıda, pazarda, raflarda fiyatların da artması demektir. Vatandaşın filesine daha az meyve, sebze koyması demektir.

"SİHA’mızı düşüren ABD’ye ‘Sizin PKK’nın yanında, yakınında ne işiniz var’ diye neden sorulmuyor?"

Suriye ve Irak sınırları içerisinde bulunan terörist unsurlara yönelik operasyon icra edilirken güvenlik güçlerimize ait bir SİHA düşürüldü. SİHA’nın ABD tarafından düşürüldüğünü kendi Milli Savunma Bakanlığımızdan değil, ABD’nin Savunma Bakanlığı’ndan öğrendik. Dışişleri Bakanlığımız ise olayın üzerinden saatler geçtikten sonra bir açıklama yaparak SİHA’nın düşürülmesinin operasyonun icrasını etkilemediğini söyledi. Oysa Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, operasyondan önce, terör örgütü PKK ve YPG’ye ait olan bütün altyapı, üstyapı ve tesislerinin meşru hedef olduğunu; üçüncü tarafların PKK ve YPG’ye ait olan tesislerden uzak durması gerektiğini açıklamıştı. Terör örgütüne ait meşru hedeflere operasyon icra edilirken ABD’nin bunların yakınında ne işi var? Bu açık uyarıya karşın SİHA’mızı düşüren ABD’ye ‘Sizin PKK’nın yanında, yakınında ne işiniz var’ diye neden sorulmuyor? Biz bu haberi, Pentagon yetkililerinden öğrendikten sonra ‘Aman ABD’yi kızdırmayalım’ diyerek hareket edilmesini asla ve asla doğru bulmuyoruz. Biz gemimizin basılmasını, SİHA’mızın düşürülmesini neden başka ülkelerden öğreniyoruz? Bu sorulara, milletimiz adına hükümetten bir cevap bekliyoruz.

"Savaşın daha da büyümeden sonlanmasını temenni ediyoruz"

Bu hafta sonu, Hamas’ın İsrail’e başlattığı operasyonun ardından İsrail’in Gazze’ye saldırmasıyla yaşanan gelişmeleri dikkatle izliyoruz. Öncelikle, Filistin halkının haklı taleplerinin yanında olduğumuzu vurgulamak isteriz. Savaşın yaratacağı yıkımda, hangi taraf olursa olsun özellikle sivillerin hedef alınmasının kabul edilemez olduğunun da altını çiziyoruz. Dolayısıyla Türkiye’nin itidal çağrısının yanı sıra taraflar arasında kalıcı ve hakkaniyetli bir barış için uluslararası toplumla birlikte devreye girmesi gerektiği düşüncesindeyiz. Savaş; daha çok acı, daha çok yıkım getirir. Ortadoğu’nun kan gölüne dönmemesi için bu savaşın daha da büyümeden sonlanmasını temenni ediyoruz.

"Yapılan zamları protesto eden üniversite öğrencileri yaka paça gözaltına alındılar"

Yeni akademik yılla birlikte üniversitelerimiz kapılarını eğitime açmaya başladı. Üniversite öğrencileri, her yıl olduğu gibi bu yıl da büyük bir barınma sorunuyla karşı karşıyalar. Kira fiyatları cep yakıyor, özel yurtların yanına ise yaklaşılmıyor. Ekonomik buhran nedeniyle üniversite öğrencisi gençlerimizin barınma sorunları, henüz kalıcı bir şekilde çözülmemişken şimdi gençlerimizin barınma sorunlarının yanında beslenme sorunu da eklendi. Seçim öncesi, her türlü vaadi sıralayan sarayın gençlerimize yönelik ilk icraatı ikiye, üçe katlanan zamlı yemek fiyatları oldu. Üniversite yemekhanelerinde, karavana yemeğin fiyatı yüzde 200 arttı. Yapılan zamları protesto eden üniversite öğrencilerinin masaya çatal ve bıçakla vurmalarına bile tahammül gösterilmedi. Evlatlarımız yaka paça gözaltına alındılar. Gençler bizim umudumuz, geleceğimiz. Temel bir ihtiyaç olan beslenme ihtiyacını karşılamakta zorlanan gençlerimize yapılan bu muameleyi doğru bulmuyoruz.

Damat bakan döneminde hayata geçirilen kalıcı yaz saati uygulaması, milyonlarca öğrencimizin okula gitmek için karanlıkta yola çıkmasına neden oluyor. Ekonomide rasyonel politikalara dönüldüğünü her fırsatta söyleyen iktidara buradan açık bir çağrıda bulunmak istiyoruz: Gelin bu irrasyonel uygulamadan artık vazgeçin. Bu kış milyonlarca öğrencimizi karanlık çilesiyle bir kere daha karşı karşıya bırakmayalım. Öğrencilerimiz, gün yüzü görmeden okula gitmesin. Çalışanlar, güneş yüzü görmeden mesai yapmasın.

"2019 yerel seçimlerinde elde ettiğimiz başarıyı artıracağız"

31 Mart 2024 tarihinde gerçekleştirilecek yerel seçimlere bugün itibarıyla 174 gün kaldı. Partimizde
bir yandan kongreler ve kurultay süreci devam ederken diğer yandan yerel seçimlere yönelik hazırlıklarımız da sürdürülüyor. İlkini 30 Eylül’de Güneydoğu illerimizi kapsayacak şekilde Şanlıurfa’da gerçekleştirdiğimiz ‘Yerel Yönetimler Bölge Toplantılarımıza’ devam ediyoruz. Bu hafta sonu da Marmara Bölge toplantımızda, parti örgütümüz ve belediye başkanlarımızla bir araya gelerek yerel seçim stratejilerimizi ele alacağız.

Son seçimlerde kazanamadığımız ama kazanma potansiyelimiz olan bütün büyükşehir, il, ilçe ve belde belediyelerine yönelik özel stratejileri hazırlıyoruz. CHP olarak 2019 yerel seçimlerinde elde ettiğimiz başarıyı artıracağız.”

"İstanbul İl Başkanımız bugün, Genel Başkanımızı aradı"

Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Akın, “İstanbul İl Başkanlığı’na Özgür Çelik seçildi. Genel merkezde bu nasıl yankılandı ve Kılıçdaroğlu, Özgür Çelik’i tebrik etmek için aradı mı?” sorusuna şu yanıtı verdi:

“Diğer illerimizde olduğu gibi İstanbul’da da bir demokrasi şöleni yaşandı ve CHP’yi diğer partilerden ayıran temel nokta da budur. Yarışan iki aday da partimizin kültürünü özümsemiş kişilerdir. Seçilen İl Başkanımız Özgür Çelik ve yönetimine de başarılar diliyoruz. Bundan sonra omuz omuza, yerel seçimler için birlikte çalışarak büyük bir zafer kazanacağız. İstanbul İl Başkanımız bugün, Sayın Genel Başkanımızı aradı ve mazbatayı aldıktan sonra Genel Merkezimize gelerek Genel Başkanımızı ziyaret edeceğini söyledi.”