CHP İzmir Milletvekili Ednan Arslan 161 Sıra Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerine TBMM Genel Kurulu’nda konuştu. Önerilen düzenlemenin bir ya da birkaç firmaya 27-28 milyarlık kazanç sağlayacağının, 3 yıl içerisinde devletin 70-80 milyar liralık bir lisans gelirinden vazgeçtiğinin altını çizen Arslan; ihracat yapamayan yerli firmaların çok uluslu büyük firmalardan daha fazla lisans bedeli ödemesine sebep olacağını yaptığı hesaplar ile paylaştı, düzenleme için Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’e kürsüden seslendi; “Mehmet Şimşek seni buradan uyarıyorum: Kapı kapı dolanma, kapı kapı dilenme para burada, burada, çek bu yasayı çek bu yasayı. 3 yılda 70, 80, 90 belki de 100 milyar bu milletin kesesinde kalsın” dedi.
Arslan’ın konuşması şöyle;
“Bugün görüşmekte olduğumuz kanun teklifinin tam adı, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi. İsmi böyle, ama tüketiciyle pek alakası yok. Çünkü tüketiciyi koruyan hiçbir madde yok bu kanunda. Bu kanun tamamen sipariş bir kanun. Burada 2 yıl önce çıkarılmış olan bir kanunu revize ediyoruz. 6563 sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanunu birilerine uydurmak için revize ediyoruz. Bakın bizim burada yapmış olduğumuz şey tam anlamıyla 2 yıl önce burada genel kurulun oybirliğiyle çıkarmış olduğu kanunun arkasından dolanarak, ey ticaret platformlarında büyük oyuncuların daha az nasıl lisans ücreti öder, bunu formülize etmek. Nasıl formülize ediyoruz bunu? Şimdi bu kanun çıktığında burada bir eşik değer belirlenmiş, bir tablo oluşturulmuş ve bir skala oluşturulmuş; bu skalaya göre diyorlar ki 2024 yılında 33 milyara kadar olan işlem hacminden herhangi bir lisans ücreti alınmaz, ama 66 milyar olursa %0.03, 99 milyara kadar %0.5 bu şekliyle geliyor ve 214 milyar üzeri %25 şeklinde giden bir eşik değer skalamız var bizim.
Peki burada sorun nerde başlıyor? Sorun birileri tekelleşip piyasayı ele geçirdiği zaman başlıyor? Neden? Çünkü onlar yüzde yirminin, yani bu piyasanın yüzde yirminin üzerine çıktığında kanun koruyucu kartelleşmesin, tekelleşmesin, küçük oyuncuyu yutmasın diye lisans ücretinde bir artış öngörmüş ve bu artış nedeniyle bu şirketlerin küçük şirketleri yutmaması murat edilmiş. Tabii bu kanunu kim yaptı, kim getirdi buraya? Dönemin Bakanı Sayın Mehmet Muş getirdi. Biz komisyonda da sorduk arkadaşlara dedik; ya bu kanunu buraya Sayın Mehmet Muş getirdi, oybirliğiyle geçti ve buraya 2 yıllık bir süre tanındı. Yani bu oyuncular kendilerini bu eşik değerlere göre hazırlasın, tekel olmasın diye bir şekliyle kendilerine 2 yıllık süre tanınmış. 2024 yılındaki net işlem hacmi üzerinden bunlardan lisans ücreti alınacak ve ilk ödeme de 2025 Mart ayında olacak. Şimdi daha gelir oluşmamış, ama biz üç aşağı beş yukarı buradaki hacmi bildiğimiz için oluşacak geliri de tahmin ediyoruz. Gelir oluşmamış, arkadaşlarımız maç devam ederken kuralları değiştirmeye çalışıyorlar. Nasıl değiştiriyorlar? Net işlem hacminin içerisinde, eğer bu şirketlerden bir tanesi ihracat yaparsa, yaptığı ihracatın 4 katını 2024 yılı için net işlem hacminden düşer diyor. Ya böyle bir şey olabilir mi? Ya siz 1 liralık ihracat yaparsanız 1 liralık düşersiniz neden 4 katı düşüyoruz? Niye? Kanuna uyduracağız, birilerinin daha az lisans bedeli vermesini sağlayacağız… E başka ne var? Sanayi Bakanlığı bir teşvik vermişse bunun da 4 katını düşeceğiz. Ya bu ülkede ARGE gelirlerinin bile 2 katı düşerken, siz sanayi bakanlığı anlamış, 1 teşvik niye 4 katını düşüyorsunuz? İşte buradaki eşlik bedelleri uydurma, yaptığımız işin adı kanunun etrafından dolanarak birilerinin cebinde para kalmasını sağlamak.
Bakın komisyonla biz bunu uzun uzun konuştuk, uzun uzun tartıştık; ilgili bürokratlar bakan yardımcımız da burada bürokratın birine sorduk; dedik ki kaç para? Bir numaralı en iyi oyuncu en çok net işlem hacmi olan şirketin ödeyeceği para ne kadar olur 27-28 milyar dedi. Arkadaşlar 27-28 milyar. “E peki bunu bu şekliyle revize edersek ne olur bu iş” dedik. 1-1.5 milyar. Ya bundan Mehmet Şimşek'in haberi var mı? Adam harıl harıl para bulmaya çalışıyor. Harıl harıl vergi icat ediyor memleketin, milletin anasından emdiği sütü burnundan getiriyor. KDV'yi arttırıyorsunuz. Kredi kartına yeni yeni vergiler, harçlar ihdas etmeye çalışıyorsunuz. Ama bundan Maliye ve Hazine Bakanının haberi yok. Peki etki analizi var mı? Bir gelirden vazgeçeceğimiz konusu etki analizinde var mı? Burada da yok. Savunma ne ihracatı arttıracağız, arttırın arkadaşlar. İhracatın artmasını istemeyen var mı bu ülkede? Hepimiz istiyoruz ihracatın artmasını, peki ihracatın niye 4 katını düşüyorsunuz? E neymiş bu şirketler bu parayı ödeyemez. Size ne? muhasebecisi misiniz bu şirketlerin? Biz öder ödemez bu şirketler bu net kârı, bu işlem hacmi üzerinden bu kanun çıktıktan sonra daha oluşmamış muhasebeleşmemiş bir şey üzerinden biz ya bu kadar vergi oluşacak ya da bu kadar gelir oluşacak bu kadar lisans ücreti oluşacak dediğimizde itiraz ediyorsunuz. Ama bir şekliyle de düzeltmeye çalışıyorsunuz. Bakın bu yaptığınız tam anlamıyla şudur: Bir zengini, bir ya da birkaç kişiyi/şirketi ilgilendiren çok uluslu bir şirketi koruyorsunuz, kolluyorsunuz. 2-3 yıl içerisinde bu şirketin cebinde kalacak olan para 70 milyardır 80 milyardır. Yazıktır günahtır diyorum ben buna da.
Biz tabii birtakım hesaplamalar yaptık; dedik ki bunu somut olarak gösterelim, belki söylüyoruz anlamıyorlar. Çünkü 2024 yılında 4 katını, 2025 yılında ihracatın ve teşviğin üçer katını, 2026 yılında da ikişer katını bu şekilde düşecekler ve dediğim gibi şu tabloya uydurma işi başka bir şey değil. Şimdi 350 milyar net hacmi olan 1 şirket hiç ihracatı, hiçbir kuruşluk teşviği olmasa, bu eşik değerlere göre bu bakanlığın verdiği eşik değerlere göre ödeyeceği bu yıl lisans ücreti 43 buçuk milyardır yaklaşık. Hiçbir ihracat ve şey olmasa teşvik, peki diyelim ki bu şirket şu anki mevcut kanunla 50 milyarlık ihracat yaptı, net işlem hacmi 350 ve bunu bundan düştüğümüz zaman 31 milyar lira civarında. 31 milyar lira lisans ücreti ödeyecek bize, devletimize. Hazinemize, arayıp da bulamadığımız emekliye kıskanıp da vermediğimiz parayı verecek. E peki, bu teklife göre eğer kanunlaşırsa şirket gene aynı bakın hep net işlem 350, 50 milyar da ihracat yaptı, 4 katıyla çarptınız. Geriye ne kaldı biliyor musunuz? 1.4 milyar nerede, 31 milyar nerede? 43 buçuk milyar, nerede 1 buçuk milyar nerede? Allah'tan korkun Allah'tan! Başka bir şey demem ben. Bu Allah'tan korkundan başka bir şey denecek bir durum değil.
Peki başka bir şey söyleyeyim ben yerli bir firmayım, benim işlem hacmim net işlem hacmim 175 milyar. Çok uluslu şirketin net işlem hacmi 350 milyar, yani ne demek bu? Benim 2 katımdan daha büyük 1 şirketten bahsediyorum. Bu 350 milyar, ben 175 milyar. Ben ihracat yapamamışım, ben Sanayi Bakanlığından teşvik alamamışım, ama bu şirket 50 milyarlık ihracat yapmış. Bakın bu şirket 1.4 milyar verecek. 350 milyar net işlem hacmi olan 1.4 milyar TL ödeyecek. Ben kaç para ödeyeceğim 3.1 milyar. Benim işlem hacmim yarısı ama ödediğim lisans ücreti 2 katı. Ya bunun mantığı nerede? Nerde bu mantık ya yani burada bir mantık var mı arkadaşlar? Bu çok uluslu bir şirketi kayırmaktan, kollamaktan, onun daha fazla kazanç elde etmesinden başka ne anlam ifade edebilir bizim için? Tüketiciyi koruma, tüketici nerde ya, nerede koruyor bu tüketiciyi? Bu tüketiciyi koruyan kim söylesin? Zaten tüketiciyi korursak buralar dolar. Yani buna, bu teklife evet demek garibanın, yoksulun sofrasından daha fazla vergi almak demek. Mehmet Şimşek seni buradan uyarıyorum: Kapı kapı dolanma, kapı kapı dilenme para burada, burada, çek bu yasayı çek bu yasayı. 3 yılda 70, 80, 90 belki de 100 milyar bu milletin kesesinde kalacak.”