TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda bugün Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın bütçesi görüşüldü. CHP İzmir Milletvekili ve Plan ve Bütçe Komisyonu CHP Grup Sözcüsü Rahmi Aşkın Türeli, yaptığı konuşmada kademeli emeklilikten çalışan yoksulluğuna kadar birçok konuya değindi. Türeli, adaletin sağlanması gerektiğini vurgulayarak “O kadar büyük problemler var ki insanlar bunlarla yatıp kalkıyor.” değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye'nin iş gücüne katılım oranı yüzde 54 ama OECD'nin ortalaması yüzde 74.

Türkiye’nin iş gücüne katılım oranlarının yüzde 53-54’ler seviyesinde olduğunu aktaran Türeli; “Anayasamızın 49’uncu maddesine göre “Çalışma, herkesin hakkı ve ödevidir ve devlet, çalışanların hayat seviyesini yükseltmek, çalışma hayatını geliştirmek için gerekli tedbirleri almakla yükümlüdür.” Fakat ülkemizde çalışma hakkını ve ödevini kullanmak istemesine rağmen kullanamayan milyonlarca insan var. Burada biz mevcut iş gücüne katılım oranlarıyla hesaplanan bir işsizlik oranını konuşuyoruz. Türkiye'nin iş gücüne katılım oranları yüzde 54 ama OECD'nin ortalaması yüzde 74. Orada 15 yaşın üstünde çalışma çağı nüfusunda olan insanların yüzde 74’ü iş gücü piyasasına girerken bizde sadece 54'ü giriyor. Bir an iş gücüne k atılım oranının yüzde 74 olduğunu düşündüğümüzde işsizlik oranı 4 katına çıkıyor.” değerlendirmesini yaptı.

2023'te işsizlik oranının yüzde 5'e indirilmesi hedefi, çöpe atıldı!

2023 için konulan “işsizlik oranının yüzde 5’e indirilmesi” hedefini hatırlatan Türeli; “İş bulma ümidi olmadığı için işsiz ama iş bulma ümidi olmadığı için iş aramayanlar ile çalışmak isteyen ama resmî iş arama kanallarını kullanmayanları da kattığınız zaman yüzde 8,5-9'lar seviyesinde olan işsizlik oranları yüzde 27-28'lere çıkıyor ve buna göre 3,5 milyon değil, 10 milyon kişi Türkiye'de işsiz. Gerçek rakamlar bunlar yani analiz yaparken bunları ortaya koyalım. Buna rağmen işsizlik oranları hâlâ çok yüksek seviyelerde. Nerede bizim 2023 hedefimiz vardı? 2023'teki hedeflerden biri de işsizlik oranlarının yüzde 5'e indirilmesiydi. Ne oldu, 2023 geldi geçti ama bırakın, yüzde 5'i, onun 2 katı, yüzde 10'lar seviyesinde bir işsizlik oranımız var.” ifadeleriyle iktidarı eleştirdi.

Son bir yılda iş bulma ümide olmayanların sayısı yaklaşık 300 bin kişi artmış!

Gençlerin iş bulma ümitlerinin kalmadığını vurgulayan Türeli; “Son bir yılda ne olmuş diye baktığımızda: 2023'ün ikinci çeyreğinde iş bulma ümidi olmayanlar, 1 milyon 671 bin kişiymiş, bir sene sonra 1 milyon 965 bin kişiye çıkmış, 294 bin kişi. İşbaşı yapabilecek olup iş aramayanlar 1 milyon 407 bin kişiymiş bir yıl önce, şimdi 1 milyon 880 bin kişi olmuş, 473 bin kişi artmış. Sunuşunuzda dediniz ki: "Önümüzdeki dönem 758 bin kişilik yıllık ortalama artış olacak." Geçen senenin OVP'sinde 909 binlik bir yıllık ortalama istihdam artışı şimdi siz 758 bin kişiye düşürdünüz, 150 bin kişi düştü. Neden düştü, ne oldu? Yani içine girdiğimiz zaman rakamlarda çok ciddi bir sıkıntı gözüküyor.” dedi.

Kayıt dışılık çok yüksek, sendikalaşma oranları düşük, çalışma koşulları ağır, ücretler yetersiz!

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Bahçeli bir araya geliyor Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Bahçeli bir araya geliyor

Çalışma hayatının temel sorunlarını vurgulayan Türeli, kayıt dışılığın çok yüksek olduğunu aktardı. Çalışma koşullarının ağır, sendikalaşma oranının düşük ve ücretlerin yetersiz olduğunu aktaran Türeli; “Çalışma hayatına baktığımız zaman kayıt dışılık hâlâ çok yüksek, çalışanların dörtte 1'inden fazla, tarımda yüzde 80'lerin üzerinde. Sendikalaşma oranları düşük, "yüzde 14,76", yaklaşık 4,5 milyon kişi, bunun yarısı işçi, yarısı memur. Memurun grevsiz toplu sözleşme hakkı olduğunu düşündüğümüz zaman çok düşük sendikalaşma oranları var ve yıllar içinde ciddi bir artış yok. Çalışma saatleri uzun, çalışma koşulları ağır; kamuda hâlâ taşeron çalışma ilişkisi devam ediyor, her gün bize yüzlerce, binlerce mail geliyor "Kamuda çalışıp aynı işi yaptığımız hâlde kadrolu olmadığımız için düşük ücret alıyoruz." diye.” ifadelerini kullandı.

İş güvenliğinde iş güvenliği uzmanlarının çalışmasının hiçbir etkinliği yok, patrondan ücret alan bir yapının başarılı olma şansı yok.

İş kazalarında Avrupa’da en üst sıralarda Türkiye’nin olduğunu aktaran Türeli; “İş sağlığı ve güvenliği konusu en problemli alanlardan biri. İş kazalarında Avrupa'da ve dünyada en üst sıralarda Türkiye; inşaat, madencilik, taşımacılık, tarım, hepsinde. Artık biz onlara iş kazaları demiyoruz, “iş cinayetleri” diyoruz. Soma, Ermenek, Amasra maden kazaları. Maden kazaları 19 ve 20'nci yüzyılın ilk yarısında yaygın, dünyada 20'nci yüzyılının ikinci yarısında kalmamış, 21'inci yüzyılda hemen hemen hiç yok. Bizde hâlâ bunlar devam ediyor. Neden? Çünkü uygulamada çok ciddi problemler var. İş güvenliğinde iş güvenliği uzmanlarının denetiminin hiçbir etkinliği yok, patrondan ücret alan bir yapının başarılı olma şansı yok. Gelin, buna ilişkin yeni bir yapı oluşturalım, bir üst kurul kurulsun, onun içinde denetim standartları, ücretlerin nasıl alınacağı belirlensin, patronla orada çalışan kişi arasındaki bu çarpık ilişkiyi düzeltelim. Buna ilişkin hiçbir şey yapmıyorsunuz ve ondan sonra da iş cinayetleri olunca da vah vah diye bütün Türkiye bir süre bununla yatıp kalkıyor, üzülüyor ama sonra hiçbir şey olmamış gibi her şey devam ediyor.” değerlendirmelerinde bulundu.

Ücret seviyeleri düşük, reel ücretler geriliyor!

Ücretlerin düşük olduğuna dikkat çeken Türeli; “Ücret seviyeleri düşük, reel ücretler geriliyor ve reel ücretler, biliyorsunuz nominal ücretlerin enflasyondan arındırılmış hâli. Türkiye'de biz TÜİK'in enflasyonu doğru ölçmediğini biliyoruz, herkes biliyor, alternatif hesaplamalar yapılıyor. Gerçek enflasyonla hesaplamış olsak bugün reel ücretlerdeki düşüş çok daha fazla.” ifadeleriyle TÜİK’in enflasyon hesabını doğru yapmadığına dikkat çekti.

Türkiye, asgari ücretle çalışanların dünyada en çok olduğu ülkelerden biri, asgari ücret ve civarında çalışanların oranı yüzde 50! Asgari ücret ile ortalama ücretler arasındaki fark gittikçe kapanıyor!

Türkiye’de asgari ücretli çalışanların oranını aktaran Türeli; “Türkiye, asgari ücretle çalışanların, oran olarak dünyada en çok olduğu ülkelerden biri, asgari ücret ve civarında çalışanların oranı yüzde 50! Dünyada bu oran yüzde 4-5. Türkiye, Avrupa Birliği ülkeleri içinde en düşük asgari ücret seviyesine sahip ülkelerden biri, 4'üncü sırada. Ve daha vahimi asgari ücret ile ortalama ücretler arasındaki fark gittikçe kapanıyor, ortalama ücretler asgari ücret seviyesine yakınsıyor. Biz bu ücret seviyesiyle mi katma değeri yüksek mal ve hizmet üreteceğiz, teknoloji yoğunluğunu artıracağız ve dünyayla rekabet edeceğiz? Eğer Türkiye'de bir vizyon ortaya koyuyorsanız, yüksek katma değerli mal üretecekseniz emeği de ona göre eğiteceksiniz, nitelikli emek olacak, ücret seviyeleri uygun olacak, verimlilik ile ücretler arasında ilişki kuracaksınız. Bunların hiçbiri yok, hâlâ kendi kendine giden bir yapı var.” dedi.

Asgari Ücret Tespit Komisyonunda işçi kesimini temsil eden TÜRK-İŞ'in belirlediği açlık sınırı 20.431 lira, yoksulluk sınırı 66.553 lira!

Türeli, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 23’üncü maddesine dikkat çekerek, Türkiye’de uygulanan asgari ücretin “insan onuruna yaraşır bir yaşam” şartını karşılamadığını vurguladı. Türeli; “Asgari Ücret Tespit Komisyonu, çalışanın asgari ihtiyaçlarını karşılayacak ücreti belirlemek üzere kurulmuş bir komisyon. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nin 23'üncü maddesi diyor ki: "Çalışan herkesin kendisine ve ailesine insanlık onuruna yaraşır bir yaşam sağlama." Avrupa Konseyine üye ülkelerin taraf olduğu Avrupa Sosyal Şartı diyor ki: "Çalışanların kendilerine ve ailelerine saygın bir yaşam düzeyi sağlayacak ücret hakları." Sadece çalışan değil “çalışan ve ailesi” ve asgari ihtiyaçlar değil “insan onuruna yaraşır bir yaşam.” Bizde öyle bir şey yok, asgari ücret 17 bin lira. 4 kişilik bir aile için açlık sınırı, Asgari Ücret Tespit Komisyonunda işçi kesimini temsil eden TÜRK-İŞ'e göre Ekim ayında 20.431 lira, yoksulluk sınırı 66.553 lira. Yani bununla bir kişinin geçinebilme şansı yok. Bekâr bir çalışanın aylık yaşama maliyeti 26.526 lira ve bunlar her ay artıyor.” ifadelerini kullandı.

Bu kadar krizin olduğu, gelir dağılımının bu kadar bozulduğu ve yoksulluğun arttığı bir zamanda 2024 yılında asgari ücreti 1 kere artırdınız, oysa 4 kere artırma ihtiyacı vardı! Enflasyonun nedeni ücretler değil!

Asgari ücretin 2024 yılında 1 kere artırıldığını hatırlatan Türeli, mevcut koşullarda bu artışın yetersiz olduğunu vurgulayarak; “Bu kadar krizin olduğu, gelir dağılımının bu kadar bozulduğu ve yoksulluğun arttığı bir zamanda 2024 yılında asgari ücreti 1 kere artırdınız; 2 kere bile değil, belki 4 kere, üç ayda bir arttırma ihtiyacı vardı; ama oturup da enflasyonun nedenine ücret-fiyat sarmalı üzerinden bakarsanız ve enflasyonun nedenini yanlış bir tespitle ücretler seviyesinde bulursanız, o zaman bu sonuç ortaya çıkar. Enflasyonun nedeni ücretler değil, ücret de elbette bir maliyet unsuru ama onun dışında, kâr oranlarının bu kadar yükseldiği bir yerde bunun nedenlerini başka yerde aramak lazım.” değerlendirmesini yaptı.

Ülkemizde emeklinin torunu geldiği zaman çikolata alacak parası yok!

Emeklinin durumuna da dikkat çeken Türeli; “Emekli maaşları dünya ülkeleriyle karşılaştırıldığında en düşük seviyelerde. Dünyada emekliler, emeklilik sonrası insan gibi yaşarken, dünyayı gezerken bizdeki emeklinin çarşıya pazara gidecek, kahveye çıkacak, arkadaşlarına çay ısmarlayacak, torunu geldiği zaman çikolata alacak parası yok cebinde; böyle bir Türkiye'nin içindeyiz şu anda, çok açık ve çok net.” dedi.

İşverene destek İşsizlik Sigortası Fonundan değil bütçeden verilmeli!

Türeli, konuşmasının devamında işverene desteğin bütçeden verilmesi gerektiğini söyleyerek; “İşsizlik Sigortası Fonunda biriken para 323 milyar lira ama burada işçiden çok, istihdam açısından işverene destek verilmiş; tabii, işverene de destek verilebilir, işçiye verilirse işverene de verilir ama bütçeden verilir; bütçe kaynakları bunun için var, İşsizlik Sigortası Fonu bunun yolu değil, yeri değil. 2024 Ekim itibarıyla 2,3 milyon kayıtlı işsiz var; bu, İŞKUR'un rakamı, TÜİK'le aynı değil, uyuşmuyor zaten. Yalnızca 420 bin kişi işsizlik yardımı alabilmiş; bu, yüzde 18'lik bir oran. Biz hep şunu söylüyoruz: Bütün planlarda, programlarda var, İşsizlik Sigortası Fonu kaynaklarından yararlanma koşullarının kolaylaştırılması, yararlanma süresinin uzatılması ve ödemelerinin artırılması gerektiği söyleniyor, sizlerin de programında var ama bu konuda attığınız hiçbir adım yok.” değerlendirmesini yaptı.

Kademeli emeklilik büyük bir problem!

Milyonlarca insanın faydalandığı EYT’nin yarattığı mağdurları hatırlatan Türeli, adaleti sağlamak gerektiğini vurgulayarak; “Emekliye ilişkin sorunlar, intibak yasası çok büyük bir problem, kademeli emeklilik büyük bir problem; bir gün üzerinden insanların on yedi yıl beklemesini, 8 Eylül 1999 öncesi ve sonrası arasında on yedi-yirmi yıllık bir farkı kabul etmek mümkün değil; o adaleti sağlamak zorundayız. Çıraklık, staj mağdurlarının emeklilikle ilgili sigortaları kabul edilmediği için emekli olamıyor. Esnafın 9000 iş gününün 7200 iş gününe indirilmesi gerekiyor. Bunlar ciddi problemler, bunlarla yatıp kalkıyor insanlar; bunlar o kadar büyük problemler ki ateş, düştüğü yeri yakıyor.” dedi.

Yoksulluk, sadece iş bulamayanların, çalışamayanların sorunu değil; çalışanların yoksulluğu bu ülkenin en büyük problemlerinden biri!

Sadece işsiz kesimin değil çalışanların da yoksulluk çektiğini aktaran Türeli; “İnsanlar bugün geçinemiyorlar, bu ülkede gelir dağılımı bozulmaya devam ediyor ve yoksulluk artıyor. Ama ben ne yazık ki orta vadeli programda da şunu görüyorum: Tek amaç dezenflasyon, enflasyonu indirmek. Hatta 2026 sonu enflasyon hedefi tek haneydi, şimdi Merkez Bankası en son bir açıklama yaptı, yüzde 9,7  olan hedefi yüzde 12'ye çıkardı. Bu ülkedeki yoksulluk, sadece iş bulamayanların, işsizlerin sorunu değil; çalışanların yoksulluğu da bu ülkenin en büyük problemlerinden biri ve bunlar sizin Bakanlığınızın görev alanı içinde. Bu sorunların acilen çözülmesi gerekiyor.” ifadeleriyle konuşmasını noktaladı.