Bir dizi ziyarette bulunmak üzere kente gelen Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, İzmir Ticaret Odası (İZTO), Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) ve İzmir Ticaret Odası (İZTO) iş birliğinde düzenlenen İzmir İş Dünyası Buluşması’na katıldı. İzmir Ticaret Odası Meclis Toplantı Salonu’nda gerçekleşen toplantıya Yılmaz’ın yanı sıra İzmir Valisi Süleyman Elban, AK Parti İzmir Milletvekilleri Mahmut Atilla Kaya, Ceyda Bölünmez Çankırı ve Yaşar Kırkpınar, AK Parti İzmir İl Başkanı Bilal Saygılı, MHP İzmir İl Başkanı Veysel Şahin, İZTO Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener, EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar, İTB Yönetim Kurulu Başkanı Işınsu Kestelli, Deniz Ticaret Odası (DTO) Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Öztürk ve sektör temsilcileri katıldı.
ATILAN ADIMLARI DESTEKLİYORUZ
Konuşmasının başında Karabağ’daki gelişmelere değinen Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, “Güzel İzmir’de yaptığımız toplantıya geçmeden önce Azerbaycan ile değerlendirme yapmak isterim. Azerbaycan Karabağ’da anti terör operasyonu başlatmıştır. Azerbaycan toprak bütünlüğünü koruma yönünde attığı adımları destekliyoruz. Karabağ’ın her köşesinde Azerbaycan bayrağı dalgalanacaktır. Kafkaslarda terörün olmadığı, barış ve istikrarın tesis edildiği bir ortam herkesin menfaatinedir. Bu bölgenin karıştırılması ancak bölge dışı güçlere hizmet eder. Bu bölgede yaşayan tüm devletlerin barışı birlikte tesis etmesini temenni ediyorum” dedi.
13 YILDIR KESİNTİSİZ BÜYÜYORUZ
Türkiye ekonomisinin 13 yıldır kesintisiz büyüdüğünü söyleyen Yılmaz, “İstiklalimizin tapusu İzmir’de bulunmaktan büyük memnuniyet duyuyorum. Pek çok ülke krizlerin yol açtığı ateş çemberinden geçerken biz gece gündüz çalışıyoruz. Katılımcı anlayışla hareket ediyoruz. Türkiye’nin uluslararası konumunu yükseltmek çerçevesinde son 21 yılda pek çok çalışmaya imza attık. Pek çok çalkantıya rağmen Türkiye’nin kişi başı geliri 3 kat arttı. 2002 yılında 328 milyon dolar olan milli gelirimiz 900 milyar dolar seviyesini aşmıştır. Şu an 1 trilyon doları aşmış durumdayız. Yıl sonunda da 1,1 trilyonda milli gelirimizi kapatmayı temenni ediyoruz. Bu sene 12 bin doları aşan kişi başı geliri hep birlikte yıl sonunda göreceğiz. Türkiye ekonomi son 20 yılda yıllık ortalama 5,5 büyüme kaydetmiştir. 20 yıl gibi uzun süreçlerde baktığınızda bir puan bile çok kıymetlidir. Ancak son dönelerde küresel tedarik sorunu nedeniyle enerji ve gıda fiyatlarında yaşanan şoklar tüm dünyayı etkiledi. Son 3 yılda dünya ekonomisinde çok hızlı büyüdük, 2020 2022 döneminde dünya ekonomisi yıllık yüzde 2 itibariyle büyüme kaydetti, Türkiye ekonomisi yüzde 6 büyüme kaydetti. Dünyanın hali hiç iyi değil. Türkiye ekonomisi büyümesini devam ettiriyor, 13 yıldır kesintisiz büyüyoruz. Pandeminin en derin etkilerinde bile büyüme kaydettik” ifadelerini kullandı.
BELİRSİZLİK ORTADAN KALKTI
Şubat ayında yaşanan deprem felaketine de değinen Yılmaz, şunları söyledi: “Büyük deprem felaketi yaşadık, ciddi etkileri söz konusu. 104 milyar dolarlık maliyetten bahsediyoruz. Böyle büyük bir felakete rağmen 2023 yılının ilk 6 ayında yüzde 3,9 büyüme kaydettik. Yıl ortalamasında yüzde 4,4 ile kapatmayı planlıyoruz. Yılın ikinci yarısında istihdam artışının da devam ettiğini görüyoruz. Depreme rağmen yılın ilk 6 ayında istihdamda 310 bin ilave artış sağladık. İhracatta turizm gelirlerinde birçok alanda önemli mesafeler aldık. Ancak enflasyon olumsuzluğunu yaşıyoruz. Halkımızın da en temel gündemi olan… Dünyada da var bizde daha yüksek oranda enflasyon sorunu ile karşı karşıyayız. Bununla ilgili gerekli adımları atıyoruz. Daha olumlu perspektif oluşturma gayreti içindeyiz. Mayıs seçimleriyle birlikte siyasi belirsizlikler ortadan kalkmıştır. Ekonominin en büyük düşmanı belirsizliktir. Belirsizlik varsa ekonomi gelişmez. Bunun siyasi tarafı seçimler. Mayıs ayında yaptığımız seçimlerle siyasi belirsizlikler ortada kalktı.”
4 TEMEL AMACIMIZ VAR
Orta Vadeli Program’a ilişkin önemli açıklamalarda bulunan Yılmaz, “3 yıllık yol haritası niteliğinde orta vadeli program. 2024-2026 dönemini kapsayan bir program, bu programda 4 amaç, 3 tane de araç belirledik. Afetin yaralarını sarmak, enflasyonda yeniden tek haneli rakamlara ulaşmak, büyüme ve istihdam artışını devam ettirmek, kalıcı sosyal refahı güçlendirmek. Bu 4 temel amacımız. Sadece bu sene merkezi bütçemizden deprem harcamaları için ayırdığımız ödenek 762 milyar TL ödenek ayırdık. Bu bütçemiz açısından çok önemli. Bütçe harcamalarını ikiye ayırmak mümkün. Bir tek seferlik harcamalar bir de her yıl yapılanlar. Deprem harcamaları tek seferlik harcamalardır ve yapısal bozulmalara yol açmazlar. Bütçe disiplinini elden bırakmadan yolumuza devam edeceğiz. Tek haneli enflasyon konusunda Merkez Bankamızın politikaları ile programımızı hayata geçireceğiz. Bu yıl gerek kurdaki hareketlilik gerek bütçe açığını azaltmaya yönelik aldığımız önlemler geçici şekilde enflasyonda yükselişe neden oldu. Bunun geçiş süreci olduğunu düşünüyoruz. Bir miktar yükselecek yıl sonunuz yüzde 65’e güncelledik tahminimizi. 2026’da yüzde 8,5 gibi tek haneli rakamlara ulaşacağımızı düşünüyoruz. Bütün bunları nasıl başaracaksınız gibi makul soru olabilir. Büyümenin düzeyinde düşüş var ama onun ötesinde büyümenin kompozisyon dediğimiz şey önemli. Tüketim ağırlıklı bir büyüme yaparsanız cari açık artar. İhracat ağırlıklı yaparsanız size katkı sunar. Büyümenin bileşenleri bu dönemde farklılaşmış durumda. Kitaplarda yazdığı gibi olmuyor hayat. Güven ve istikrar ortamında her ikisi gerçekleşebiliyor. Bunu sağladığınızda yurtdışından kaynak girişleriyle birlikte farklı etkiler oluşturabiliyorsunuz. Cari açığı tamamen kaldırmayı elbette öngörüyoruz bunun şartı katma değeri daha yüksek bir ekonomi ve daha ihracat odaklı bir yapılanma” dedi.
SİYASİ DESTEK YOKSA ANLAMI YOKTUR
Koyduğumuz hedeflerin içeride ve dışarı takdir edilmesini mutlulukla izlediklerini dile getiren Yılmaz, “Bu programı önemli olan hayata geçirmemiz. Bu anlamda 3 nokta önemli. Birincisi hiçbir program arkasında siyasi destek yoksa anlamı yoktur. Güçlü bir siyasi irade varsa anlamı vardır. Orta vadeli programı bizzat cumhurbaşkanımızın ilan etmesi ve paylaşırken tam ve güçlü ifade ortaya koyması bu programın en önemli unsurudur. İkinci unsur sosyal destek. Değişik toplumsal kesimlerin desteği olmadan da bir programı sürdüremezsiniz. Orta vadeli programa ciddi sahiplenme oldu. Katılımcı yöntemle tüm kesimlerle görüşerek hazırladık bu da sahiplenmeyi getirdi. Üçüncü unsur uygulama açısından programda bir ekimiz var. Her bir eylem sistematik içinde ortaya konup 3 ayda bir raporlanacak. Kendi içinde izleme sistemi ile programın hayata geçmesi noktasında çalışacağız. İnşallah programımız ülkemizin büyümesine, kalkınmasına, dünyanın zorlu döneminde sıralamada yerini değiştirecek hamle yapmasına vesile olur. Türkiye Yüzyılı’nı bu program ve reformlarla gerçekleştireceğiz” diye konuştu.
İZMİR’E 21 YILDA 227 MİLYAR LİRA YATIRIM
Konuşmasının devamında hükümet tarafından İzmir’e yapılan önemli yatırımlara değinen Yılmaz, “Cumhuriyetin ekonomi alanında en önemli girişimi olan İzmir iktisat kongresinin İzmir’de ilk kez toplanması bir tesadüf değil. Bu bölgenin potansiyeli olduğunu gösteren çok önemli bir hadise. Gelişmiş ulaştırma altyapısı ve coğrafi konumunun verdiği avantajlarla İzmir tarihin her döneminde Avrupa ve Akdeniz’in önemli ticaret merkezlerinden biri olmuştur. Önemli bir ihracat üssü haline geldiğini biliyoruz, turizm alanında da büyük bir potansiyeli olduğunu biliyoruz. İzmir, Türkiye yüzyılının öncü illerinden biri olmak konumundadır. Son 21 yılda İzmir’e toplam 227 milyar 512 milyon liralık yatırım yaptık. Ulaşıma ciddi yatırım yapıldı. İzmir-İstanbul otoyolu tek başına değerlendirilmeye değer. 3 saate indi İstanbul-İzmir arası bunun karbon salınımından ticarete zaman varıncaya kadar etkilerini raporlamak gerekir. İzmir bir liman şehri ve limanlar İzmir için çok kıymetli. Kuzey Ege-Çandarlı limanının altyapısı tamamlandı üst yapıda yapılacak çok iş var. Alsancak limanında çeşitli projeler var. Limanları bütünlük içinde planlamamız lazım. İzmir’in ekonomisini egenin ekonomisiyle bütünleştirmemiz lazım. Dünyadaki yeni stratejik hamlelerle İzmir’in planlamasını ilişkilendirmemiz lazım. Sağlık alanında 1921 yatak kapasiteli 16 hastane inşa ettik. Şu anda 2 60 yatak kapasiteli bayraklının yapımı süsüyor kısa zamanda da tamamlanacak. Sağlık bakanımız da öyle dedi. İzmir bu şekilde sağlık alanında farklı bir lige çıkmış olacak. Sağlık turizmi yetmez, sağlık endüstrilerinde de gelişme sağlaması gerekir. Kamunun alım gücünü daha fazla devreye sokarak benzer hamle yapılması mukadderdir. İzmir’i mutlaka risklerini azaltıcı şekilde bakmamız lazım. Risk analizlerini afetlere karşı güçlü yapmamız lazım. Kriz yönetmek istemiyorsak riskleri yöneteceğiz. Bunu yapmıyorsak hesabını topluma mutlaka vermemiz lazım. Toplumun da hesabını ilgililerden sormamız lazım. İzmir aynı zamanda bir tarım kenti. Tarım ve gıda sektörü bir kat daha önemli hale geldi. Buraya ne yapsak azdır. Tarım konusunda yapacağımız çok iş var. Türkiye Yüzyılı aynı zamanda İzmir’in Yüzyılı olacak. Hep birlikte inşa edeceğimiz bir yüz yıl olacak” açıklamasını yaptı.
OVP’YE ÖZEL BİR YER VERİLMESİNDEN MEMNUNUZ
İZTO Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener, açıklanan Orta Vadeli Program’ın enflasyonu düşürmeye yönelik taleplerini karşılaması açısından örtüştüğünü kaydeden Özgener, “Odamız ve kardeş kurumlarımızın uzun zamandır üzerinde çalıştıkları ve projelendirdikleri yeşil ve dijital dönüşüm ve seracılık konularına Orta Vadeli Programda özel bir yer verilmesinden memnuniyet duyduğumuzu da ayrıca aktarmak isterim. Enflasyonu düşürmeye odaklanan program, iş dünyamızın öncelikli beklentileriyle örtüşüyor. Önümüzdeki dönemi bu hedefe göre planladığınızı ve tedbirler aldığınızı görüyoruz. Öncelikle makroekonomik istikrar ve düşük enflasyon diyerek; serbest piyasa koşullarına dönüş ve sıkı para politikası aracılığıyla kredibilitenin yükselişine şahitlik ediyoruz. Enflasyonu düşürme odaklı politikalar uygulanmaya başlarken aynı zamanda büyüme vurgusunun sürdüğünü ve büyümenin üretim, yatırımlar ve net ihracattan gelmesinin planlandığını görüyoruz. Büyümenin kompozisyonu açısından belirlenen bu perspektiften memnuniyet duyuyoruz. Bu bağlamda, 2024 yılı için tahmin edilen yüzde 4’lük büyümede ihracat performansının önemli bir rol oynaması bekleniyor. Ancak ülkemizde büyümenin yüksek olduğu dönemlerde, ithalatın da hep yüksek kaldığını geçmiş tecrübelerimizden biliyoruz. Dolayısıyla büyümenin ihracattan karşılanması için, bir yandan ithal girdilere bağımlılığı azaltıcı stratejiler belirlenirken, diğer yandan ihracata dayalı büyümeyi destekleyici adımlar atılması gerektiğini düşünüyoruz” şeklinde konuştu.
ODA VE BORSALAR İÇİN KREDİ TALEBİ
Özgener konuşmalarının devamında enflasyonist ortamın firmaları etkilediğinin altını çizerek konuşmalarını şöyle sürdürdü: “Enflasyonist etki nedeniyle enerji, hammadde, istihdam maliyetleri başta olmak üzere firmalarımızın genel üretim maliyetleri siz de takdir edersiniz çok arttı. Bu anlamda, devletimizin asgari ücretten verginin muaf tutulması, asgari ücret desteğinin arttırılması gibi verdiği birçok destek oldu ama katlanan maliyetler nedeniyle işlerimizi sürdürmekte ve yurtdışındaki rakiplerimizle eşit şartlarda mücadele etmekte zorlanıyoruz. Yeni iş olanakları yaratmanın yolu ucuz ve uzun vadeli finansman kaynaklarına ulaşmaktan geçiyor. Bu amaçla krediye erişim büyük önem taşıyor. İhracatçılarımıza yönelik açıklanan ve hacmi devamlı artan reeskont kredileri için size ayrıca teşekkür etmek istiyoruz. İç piyasada yatırım ve işletme kredilerine ulaşmada ciddi sorunlar yaşanıyor. Sadece küçük ve orta ölçekli firmalar değil, en büyük ticaret ve sanayi grupları da kredi bulmakta zorlanıyor. Zor şartlarda bulduğumuz kredinin vadesi ve maliyeti pahalı oluyor. İhracata dönük üretimin devam etmesi ve artması için de Eximbank kaynaklarının arttırılması iş dünyamız açısından önem taşıyor. Yanı sıra birçok sektörde Odamız üyeleri ve esnaf odası üyelerinin yaptıkları işler ve faaliyet alanları yakın olmasına rağmen devlet desteklerinden ve kredilerden farklı şartlarda yararlandırılıyorlar. Benzer şartları taşıyan firmaların esnaf veya tacir olduğuna bakılmadan aynı imkânlardan yararlandırılmasının, esnafa verilen desteklerden bizim üyelerimizin de faydalanmasının önem taşıdığını düşünüyoruz. Esnafa düşük maliyetli kredi imkânı sunan Esnaf ve Sanatkârlar Kredi Kooperatiflerine benzer bir yapının TOBB bünyesindeki Oda ve Borsa üyeleri için de oluşturulması önerimizi değerlendirmelerinize arz etmek istiyoruz. Yeni vergilerle bütçe açığının kapatılması ve mali disiplinin sağlanmasının yaşamsal önemde olduğunu biliyoruz.”
TAŞIMACILIK VERİMLİLİĞİ ARTIRILMALI
Çandarlı Limanı ve İzmir Limanıyla ilgili kapasitelerin artması gerektiğini söyleyen Özgener, “Kentimiz; çok sektörlü yapısıyla geniş bir coğrafyayı etkileyen bir ticaret ve liman kenti. Bölgemize büyük güç verecek Çandarlı ve İzmir Alsancak Limanının bir bütün olarak değerlendirilmesi, kentimizde bulunan limanların kapasitelerinin ve karayolu taşımacılığının verimliliğinin arttırılması önem taşıyor. Bu noktada, Kemalpaşa Lojistik Merkezinin işletilmesine yönelik Valiliğimiz, Odamız, Ege Bölgesi Sanayi Odası ve Ege İhracatçı Birlikleri ortaklığında eşit paylara sahip bir şirket kurduk. İçerisinde lojistik depoların, gümrük binalarının, gümrük müdürlüğü, gıda laboratuvarları, geçici tır gümrüğü gibi tesislerin de faaliyet göstereceği Lojistik Merkezimiz ile ilgili son durumu geçtiğimiz hafta içerisinde Odamızda ağırladığımız Sayın Ticaret Bakanımıza da arz ettik. Arazi şu an tahsis aşamasında, tahsisisin bir an önce gerçekleştirilmesi konusunda desteklerinizi bekliyoruz. Aynı zamanda, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından planları yapılan İnciraltı’nın sağlık turizmine kazandırılması ve planda yer alan Körfez geçişinin hayata geçirilmesinin hızlı şekilde tamamlanması konularında desteğinizi bekliyoruz. Kentimiz ve bölgemiz için çok değerli bir proje olan İzmir-Ankara hızlı tren hattıyla ilgili de çalışmaların hızlandırılması nedeniyle Sayın Cumhurbaşkanımız başta olmak üzere emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” diyerek sözlerine son verdi.
EĞİTİMİ YENİ BAŞTAN ELE ALMAMIZ LAZIM
EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar, “Orta Vadeli Plan’a uyulmasını istiyoruz. Vize konusu… Bu bizim için büyük sıkıntı, bu odada bulunan birçok kişinin vize sorunu var. 1,5 milyon liraya yakın vize müracaatı yapılmış ama reddedildiği için bu para da gitti. Ama dışarıya gitmemiz lazım iş için. Gümrük Birliği’nin revize edilerek güncellenmesi sağlanmalı. Meslek lisesi mezunlarının askerlik muaf tutulması için gerekli şartlar oluşturulmalı. Bankacılıkla ilgili de özellikle yatırım kredileri için uygun vadeli finansman temini… Geçtiğimiz dönem 3 tane kamu bankası bütün sektörü fonladı, kendilerine teşekkür ediyorum” diye konuştu.
İLKLERİN ŞEHRİ YENİDEN YILDIZLAŞACAK
İzmir’in bir tarım kenti olduğunu vurgulayan İTB Yönetim Kurulu Başkanı Işınsu Kestelli, “Ülkemizin toplam tarımsal üretim değerindeki payı yüzde 4. Tarımsal ihracattan aldığı pay ise yüzde 13. 2022’de 3,3 milyar dolarlık tarımsal ihracat gerçekleştirdik. Tarımda dijital dönüşümü desteklemeden bu alanda şansımız yok. İzmir 8 bin 500 yıllık kadim bir kent, bu kenti var eden limanı. Alsancak Limanı ile birlikte kentin deniz yolu lojistiğinin güçlendirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Rakiplerimizi geride bırakacak yüksek teknolojiyle buluşan bir sağlık serbest bölgesinin İzmir’i bu alanda öne çıkaracak çok önemli bir kaldıraç olacağı kanaatindeyim. Dünya sağlık turizminin 2025 yılında 500 milyar dolarlık bir hacme ulaşması bekleniyor, ülkemiz bu alanda önemli mesafe kat ederken İzmir ne yazık ki tüm avantaj ve potansiyeline rağmen geride kaldı. Ulaşıma gelince... İzmir ülkemizin coğrafi konumu açısından, en ulaşılabilir kentlerinden biri. Ancak yurtdışından ulaşım konusu tam bir kâbus. Müthiş bir havalimanımız var ama yok denecek kadar az direkt uçuş söz konusu. Demiryolu ulaşımında kapsama alanı dışındayız. Kent içi ulaşımda ise üçüncü çevre yolu, Körfez geçişi, metro yatırımları konusunda yıllardır aynı noktadayız. İzmir’e hak ettiği değeri gösteriyor muyuz? İzmir hedeflediğimiz yerde mi? Açıkçası biz İzmirliler bu kentin cumhuriyetin ikinci yüzyılında da öncülerin kenti olacağına, tarihi referanslarından hareketle ilklerin şehri olarak yeniden yıldızlaşacağına inanıyoruz. Tarım, ticaret, sanayi, turizm, eğitim, teknoloji, lojistik, fuarcılık, kültür ve sanat bu şehrin genlerinde var” ifadelerini kullandı.