Time35 Yerel Gündem'de Programın yapımcıları Gazeteci Mustafa Tübcel ve Siyasetçi-Yazar Erhan Çalışkan, bu hafta Dikili’nin 2025 bütçesini değerlendirdi.
Çalışkan, “Öyle bir bütçe ki, nereden tutarsanız tutun elinizde kalır,” diyerek bütçenin sıkıntılarına dikkat çekti. Çalışkan, belediye bütçesini aile bütçesi olarak kabul edersek, devleti baba, milleti ana olarak farz edersek, ailenin hayırsız evladının da Dikili Belediye Başkanı Adil Kirgöz olduğunu ifade etti. Bu bütçeyle 2025 yılında Dikili'nin ciddi ekonomik zorluklarla karşı karşıya kalacağına değindi.
Erhan Çalışkan, bütçelerin düzgün harcanması gerektiğine vurgu yaparak:
“Gelirinize göre harcamalarınızı ayarlarsınız. Belediye bütçeleri de nasıl harcayacağınızı önceden planlarsınız. Bütçeyi düzgün harcayan başkanlara ihtiyacımız var.”
Mustafa Tübcel,
“2025 yılında Dikili’nin ne yapacağını öngörebiliyor musunuz?”
Çalışkan, belediyelerin gelir ve giderlerini değerlendirmek için bir benzetme yaptı:
“Hayırlı evlat mı, yoksa değil mi, onu anlayacağız aslında. İki evlat düşünün, biri sürekli borç yapar, diğeri para biriktirir, işte bunun gibi. Belediye bütçesi, ilçenin nüfusuna göre değerlendirilir. İlçe belediyesi çöp parasını bile vatandaştan alıyor.”
Tübcel, belediyelerin nasıl işlediğine dair bir açıklama yaparak:
“Dikilili seyircilerimize şunları aktaralım: Belediyeler ticari kuruluşlar değildir. Kendi şirketi ya da babasının ona bıraktığı bir yer değildir. Buna göre kanun ve nizam vardır. Listeye baktığınızda ne gördünüz?”
Çalışkan, Belediye Başkanı Adil Kirgöz’ün bütçesine dair dikkat çeken bir noktayı aktardı:
“Adil Bey planı şöyle hazırlamış; 2025 yılı için 833 milyon lira harcayacağını söylüyor. Bu ciddi bir rakam. 765 milyon lirayı gelir olarak toplayacağını anlatıyor. Yani gelirinden fazla para harcamayı planlıyor. Borç almayı planlayarak ilerliyor. 'Ben ayağımı yorganıma göre uzatmayacağım' diyor.”
Tübcel, dikkat çekici bir noktayı dile getirdi:
“Bir parantez açalım, göreve geldiğinden beri 400 tane taşınmaz satmış.”
Çalışkan:
“Mülk bittiğinde ne yapacağını ben de merak ediyorum. Bir belediye, devletin verdiği parayı düzgün harcamak zorunda. 34 milyon lira ceza keseceğini söylüyor.”
Tübcel, ceza uygulamalarına dair Çalışkan’ın sözlerini netleştirdi:
“Yani bir yanlış yapan var ve bunu biliyor, 34 milyon lira ceza keseceğini söylüyor. Doğru mu anlıyorum?”
Çalışkan, ceza sistemine dair daha fazla açıklama yaptı:
“Evet, ben basitleştirerek anlatayım: Esnafa diyor ki, 'Ben size ceza keseceğim.' Mütahite diyor ki, 'Sen zaten kaçak yapacaksın ama ben sana ceza keseceğim.' Ceza kesecek ama yıkımı da yapmayacak. Aslında şunu söylüyor: 'Siz yapın ama ben cezasını keseceğim ve yıkmayacağım.'”
Tübcel, 2025 yılı bütçesinin projelerini sordu:
“Vaatlerini biraz inceledim ve 2025 yılı bütçesine baktığımda, acaba dedim, çok büyük bir proje mi yapacak? Ama baktığımda çok bir şey yok, hatta standart belediye işleri bile yapamıyor.”
Çalışkan, personel giderlerinin yüksekliğine dikkat çekti:
“Nüfus olarak verilen bütçeyi incelediğimizde, bu kadar az nüfusa sahip bir ilçede bu kadar fazla belediye personeli çalıştırılıyor. Yani bütçenin neredeyse %47'sini personele harcıyor. Yatırım yapmak yerine buna harcıyor. Harcasın bunda sıkıntı yok, ama 1 kişilik işi 3 kişiyle yapıyor. Maaşlar da piyasa değerlerinin üstünde. Bunun bir çözümü olması gerekiyor. İşte bu emanete ihanet denir. Devletin verdiği parayı böyle harcayamazsın. Bu kadar parayı personele verirsen, nereye yatırım yapacaksın? Yapamazsın. Peki, ne yapalım? Belediyeyi kapatalım, bütçeyi nüfusa bölelim, her haneye yıllık 83.300 lira verelim. Belediye falan yok, artık kendi çöpünü kendin topla. Zaten ana yolları büyükşehir yapıyor. Vatandaş kendi parasını toplasın, bunun yarı parasına kendi işini yaptırır. Vatandaş kendi parasına sahip çıkar, belediye bunu yapamaz. Denetim ve ceza çok yetersiz. Bütçeyi vatandaş başına böldüğümüzde, 17.218 lira ediyor. Herkese verelim parasını, kendi istediklerini yapsınlar. İster mahallenizi temizletin, ister kendiniz bakın. Birinin bu duruma dur demesi gerekiyor.”
Çalışkan:
“Bu harcamalar sadece personel değil. Sermaye gideri de bütçede bir bölüm var; sözde yatırım yapmak için yeni şeyler oluşturmak için bir bütçe ayırmışlar, ama bu bütçenin %10’u bile değil. Zaten onu da yapmıyorlar. Hayırlı evlat böyle yapmaz. Borçlara geldiğimizde ise tablo zaten ortada.”
Çalışkan, Dikili’nin borç durumunu örnekledi:
“Yaklaşık 50 bin nüfuslu bir yer, nasıl bu kadar borç yapabiliyor? En küçük bebeğin bile 60 bin lira borcu varmış gibi düşünün.”
Tübcel:
“Belediye başkanlarına biz 5 seneliğine emanet ederiz ama başkanlar 'Şehir benim' havasına girer. Ve şöyle bir tablo: 50 bin nüfuslu ilçede bu tablo olmamalı. Düşünün ki, Dikili İlçesi'nin terminali yok. Fark ettiyseniz, oyları da çok düşmüş durumda. Ben Dikili’ye gidip gezdim, konuştum. Ama herkes Dikili Belediye Başkanı Adil Kırgöz’den korkuyor, konuşmak istemiyor. Dedim ki, 'Bu başkan, değişiklik olarak Dikili’ye ne yaptı?' Hiçbir şey. Sizce bu 5 yıl Dikili’de ne değişecek?”
Çalışkan, Dikili’nin potansiyelinin kaybedildiğini belirterek son sözlerini söyledi:
“Dikili, İzmir’de potansiyeli en yüksek ilçelerden bir tanesi, ama Dikili hak ettiği yatırımı bulamadı. Belediye başkanı o ilçenin vizyonunu yükseltmelidir. Benim gördüğüm vizyon kaybedilmiş bir 5 yıl daha geliyor.”