Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin genel merkezinde Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda konuştu. Erdoğan'ın açıklamalarının satırbaşları şöyle:
“Milletimizin ve tüm Müslümanların Berat gecesini tebrik ediyorum. Önümüzdeki ağustos ayında partimizi 21. yaşını, kasım ayında da iktidarımız 20. yılını geride bırakıyor. Bir büyük davanın neferleri olarak, AK Parti bayrağı altında yola nasıl, niçin ve hangi şartlarda çıktığımızın muhasebesini her şartta yapıyoruz. Biz, AK Partiyi istişare ile kurduk, en büyük istişareyi de milletimizle yaptık. Partimizin genel merkezinden il ve ilçe teşkilatlarına kadar her kademesinde kurumsal işleyişinin yürümesini sağladık. Genel başkan olarak biz de fevkalade bir durum olmadıkça toplantıları titizlikle gerçekleştirmeye özen gösterdik. Dünyada, bölgemizde ve ülkemizde yaşanan nice meseleyle nice krizle, gelişmeyle uğraşırken parti çalışmalarını da asla ihmal etmedik, etmiyoruz.
“KONJONKTÜREL DALGALANMALAR, GÜNLÜK TELAŞLAR, GEÇİCİ OLDUĞUNU BİLDİĞİMİZ SIKINTILAR HEPİMİZİ BUNALTIYOR”
AK Parti, milletin partisidir, milletin sesidir, hizmetkarıdır; günün 24 saati milletle beraberdir. 81 ilimizdeki vatandaşlarımızın dertlerini, beklentilerini, sıkıntılarını sizler vasıtasıyla bir şekilde öğrenme imkanı buluyoruz. Kendi tespitlerimizin sağlamasını yapıyor, ortak aklın ürünü teklifleri kayıt altına alıyoruz. Elbette kimi zaman konjonktürel dalgalanmalar, günlük telaşlar, geçici olduğunu bildiğimiz sıkıntılar hepimizi bunaltıyor. Ama gittiğimiz yolun doğru olduğunu bildiğimiz için sabır ve sebatla çalışarak önümüze çıkan her engeli aşıyor, her meseleyi çözüyor, her mücadeleyi zaferle neticelendiriyoruz. Bugüne kadar girdiğimiz 15 seçiminin istisnasız tamamında sandıktan açık ara birinci parti olarak çıkmamız, milletimizin bu duruşu takdir ettiğini, desteklediğini gösteriyor. Yeni bir imtihanın, 2023 seçimlerinin arifesindeyiz. Bir kez daha milletimizin huzuruna çıkacak, geçmişin hesabını verecek, gelecekte yapacaklarımızı ortaya koyacak, sonraki 5 yıl için seçmenden ruhsat isteyeceğiz. Her seçim önemlidir, hayatidir, belirleyicidir ama 2023 seçimleri AK Parti’nin, bunun yanında Cumhur İttifakı’nın geleceğinin ötesinde ülkemizin ve milletimizin kaderi bakımından gerçek anlamda bir yol ayrımını ifade edecektir.
“6 DAKİKADA ASYA’DAN AVRUPA’YA, AVURPA’DAN ASYA’YA GEÇECEK BİR ADIMI, BİR YATIRIMI GERÇEKLEŞTİRMİŞ OLDUK”
Biz, bu seçimde, öncelikle Türkiye’yi Cumhuriyet’imizin kuruluşunun 100. yılına atfettiğimiz büyük hedeflerine ulaştırarak ülkemizin demokrasi ve kalkınma kazanımlarını korumanın peşindeyiz. Bunun kalmıyor, ülkemizi dünyanın en büyük 10 ekonomisinde biri hale getirerek milletimizi asırlık özlemlerine kavuşturmanın taahhüdünü veriyoruz. Artık fiziki kalkınma konusunda kayda değer bir eksikliğimizin kalmadığını ifade etmek isterim. İşte yarın açılışını yapacağımız 1915 Çanakkale Köprüsü’nün en önemli sembollerinden biri olacağına inandığım kalkınma hamlemizi, ihtiyacımız olan büyük atılımı destekleyecek seviyeye getirdik. Dünyanın en önemli köprülerinden biri olacak, hatta bir numarası diyebileceğim bir köprüyü böylece inşa ettik. Anlamı var. Çanakkale Zaferi’nin taçlandığı bu bölgede bu eseri ortaya koymak… Hatırlayın; deniz dalgalı, karşıdan karşıya geçemezsin. Dalgalı olmasa kalabalık araç trafiği, geçemezsin. Ama şimdi bu köprümüzde 6 dakikada Asya’dan Avrupa’ya, Avrupa’dan Asya’ya geçecek bir adımı, bir yatırımı gerçekleştirmiş olduk.
Son 10 yılda terörden darbeye, ekonomik tuzaklardan siyasi çelmelere kadar maruz kaldığımız her saldırı, ülkemizi yeniden istikrarsızlığa, güvensizliğe, kaosa sürükleyerek işte bu hedeften uzaklaştırma amacı taşıyordu. Hamdolsun başaramadılar, başaramayacaklar. Çünkü milletimizin hem elindekilerinin kıymetini biliyor hem oynanan oyunu görüyor hem de verdiğimiz mücadelenin gayesini kabul ve tasdik ediyor. İşte Yavuz Selim Köprüsü’nü yaptık, ona takıldılar; Osmangazi’yi yaptık, ona takıldılar. Çünkü akılları bu tür şeyleri kabullenemiyor. İstanbul-İzmir arasını 3,5 saate indirdik, hafızları almıyor, almaz.
“VATANDAŞIM UÇAĞA BİNDİĞİ ZAMAN UÇAKTAN İNİNCE YARIM SAATTE EVİNDE, BİLEMEDİN 45 DAKİKA, AMA EVİNDE”
Ey ana muhalefet, bak Ordu-Giresun’da denizin üzerinde bir havalimanı yaptık, haberiniz var mı? Şimdi Rize-Artvin; inşallah onun da açılışını yapacağız, haberiniz var mı? 25 havalimanından 56 havalimanına çıktık, bu ne demek biliyor musunuz? Yani ülkemizin bir yerinden bir yere gidecek olan benim vatandaşım, uçağa bindiği zaman, uçaktan inince yarım saatte evinde, bilemedin 45 dakika, ama evinde.
“YAP-İŞLET-DEVRET İLE BU ADIMLARI ATIYORUZ AMA BUNU DA AKILLARI ALMIYOR”
Döviz kurundaki, faizlerdeki, enflasyondaki dalgalanmalar, yaşadığımız geçiş sürecinin bedelleridir. Biz durmadık, çalışıyoruz. Efendim, işte fiyatlar şunlar, bunlar… Ekranları başında bizi izleyen vatandaşlarıma sesleniyorum: Bakın, durmuyoruz. Bütün bu yatırımları yaparken biz, bu yatırımları da özellikle zaman oluyor bakıyorsunuz Public Private Partnership (PPP) denilen yap-işlet-devret ile bu adımları atıyoruz, ama bunu da akılları almıyor. Öğren de gel. Bu yüklenici firmaların kendi imkanlarıyla veya yurt dışından bu yatırımı yapıp ondan sonra da yaptığımız ihale ile ama 10 sene, 15 sene, 20 senede, bunun bedelini devlet olarak biz kendilerine ödüyoruz. Devletin kasasından bir kuruş çıkmıyor. Burada yüklenici firma bunu yapıyor ve belli bir ücretle ama köprüden ama otobanlardan geçen vatandaş bedelini ödüyor. Açık mı var, bu açığı da devlet o yüklenici firmaya ödüyor. Ama bütün bunlarla beraber biz, süratle bütün yatırımları yaparak ülkemizi ayağa kaldırdık. Şu anda 19 şehir hastanesi var, aynı anlayışla yaptık. Şimdi şehir hastanelerimizle iftihar ediyoruz. Şimdi onların üzerine gelmeye başladılar. Şehir hastanelerimize kulp takmaya başladılar. Boşuna uğraşmayın. Bak, sizin de eliniz, ayağınız oralara düşer. Bak, şu koronavirüste işte bu şehir hastanelerimiz, eğitim araştırma hastanelerimiz olmamış olsaydı biz bu süreci öyle kolay kolay atlatamazdık. Ama bu hastanelerle biz bu süreci başarıyla atlattık.
“BİZ GELDİĞİMİZDE DOĞRU DÜRÜST NORMAL AMBULANS YOKTU”
Bu millet istiklali ve istikbali için Çanakkale’den Milli Mücadele’ye, darbelerden vesayete, dışarıda yazılıp içeride oynana senaryolara kadar nice badireleri yaşamış, tecrübe etmiş bir, sonuçlarıyla yüzleşmiş bir halktır. Eğer biz, kendimizi ve önümüzdeki bu tabloyu doğru ve samimi olarak anlatıp 85 milyonun tamamıyla gönül bağımızı güçlendirirsek üstesinden gelemeyeceğimiz mesele, aşamayacağımız engel yoktur. Israrla söylüyorum; şu anda burada tüm il başkanlarımız, Allah için hemen hemen yatırımın olmadığı, eserin olmadığı bir ilimiz yok. Dolayısıyla size düşen, bu ilinizdeki tüm eserleri eğitimde, sağlıkta, adalette, emniyette, ulaşımda, enerjide, tarımda, bunları halkımla, vatandaşımla paylaşacaksınız. Onlara anlatacaksınız. Az önce televizyonda paletli ambulanslarla hasta taşımasını izledim. Arkadaşlar, biz geldiğimizde bırakın paletli ambulansı, normal ambulans var mıydı arkadaşlar? Doğru dürüst normal ambulans yoktu. Biz, bunların hepsini aştık. Bunları biz niye yaptık? İşte Tıp Bayramı’nı geride bıraktık. Kanuni’nin ifade ettiği gibi ‘Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi, olmaya devlet cihanda devlet bir nefes sıhhat gibi’ dedik ve yola böyle koyulduk. Çünkü biz, milletimizi seviyor, inanıyoruz, partimize de güveniyoruz. Ama bütün mesele, bunları halkımıza anlatacağız arkadaşlar. İnsanoğlu unutur, ne yaparsanız yapın; onun için devamlı hatırlatmamız lazım. Köy köy, en ücra köşeye kadar anlatmamız lazım.
“DİKKAT EDERSENİZ MUHALEFET ESER VE HİZMET MERKEZLİ TARTIŞMALARDAN KAÇIYOR”
Bizim siyasetimiz hep eser ve hizmet siyaseti olmuştur. Her karış vatan toprağına mührümüzü vurduk, vuruyoruz. Biz ülkemize kazandırdığımız eserleri ve hizmetleri geçmişle mukayeseli bir şekilde anlatmazsak o zaman gündemi muhalefetin yalanları, iftiraları, çarpıtmaları esir alıyor. Adamların işi gücü bu yalan; akşam yalan, sabah yalan. Bilhassa yaşı 30’un, 35’in altındaki gençlerimiz, eski Türkiye’yi bilemedikleri için bugün sahip oldukları imkanların değerini yeterince kavrayamayabilir. Değişen dünyanın, değişen şartların farkındayız. Teknoloji ve medya merkezli bu toplumsal iklimin hangi zemin üzerinde yükseldiğini gençlerimize de gösterebiliriz. Dikkat ederseniz muhalefet eser ve hizmet merkezli tartışmalardan kaçıyor. Çünkü bu konuda hem geçmişteki müktesebatları itibariyle söyleyecek sözleri yok hem de geleceğe dönük bir çalışmaları, hazırlıkları, projeleri mevcut değil. Bizim de üzerine üzerine gitmemiz gereken yer işte tam da burasıdır. Muhalefetin çapsızlığını eser ve hizmet siyasetimizin gücüyle ortaya koyarak geleceğin de partisi olduğumuzu herkese kabul ettirebiliriz.
“KİM SEVİYORMUŞ KÜRT KARDEŞLERİMİZİ, EVLATLARIMIZI? BİZ SEVİYORUZ BİZ”
Eğitimde ülkemizdeki özel okul sayısını arkadaşlar, 50 binden 90 bine çıkarmışız. Biz, bu okullarda görev yapan öğretmen sayısını 151 binden 1 milyon 212 bine getirmişiz. Bekleriz ki onlar daha iyisini nasıl yapacaklarını söylesinler. 20 yılda 3 milyar 400 milyona yakın ders kitabını çocuklarımıza ücretsiz dağıtmışız. Biz, üniversite sayısını 76’dan 207’ye, akademik personel sayısını 70 binden 182 bine, öğrenci sayısını 1,6 milyondan 8 buçuk milyona çıkarmışız, onlar daha kaliteli bir yüksek öğretim için bir teklif sunsunlar, var mı böyle bir dertleri? Arkadaşlar; almıyor, kavramıyor. Bizim derdimiz, Hakkari’deki evladımıza üniversiteyi ayağına götürmek. Öyleyse Güneydoğu’yu düşünen kim, Doğu’yu düşünen kim? Biz, biz, biz. Biz, hocalarımızı da oraya götürdük, tüm hizmet edecek elemanları da oraya götürdük ve kim seviyormuş Kürt kardeşlerimizi, evlatlarımızı? Biz seviyoruz, biz. Biz de ayrım yok. Ne dedik; ‘Batıda ne varsa doğuda da güneydoğuda da o olacak’ dedik. Bu ülkede Türk’üyle, Kürt’üyle, Laz’ıyla, Çerkez’iyle, Abaza’sıyla 85 milyon bir olacağız, iri olacağız, kardeş olacağız, hep birlikte Türkiye olacağız. Bazıları saf saf soruyor: ‘Ya siz gerçekten Kürtleri de seviyor musunuz?’ Ya Allah’tan korkun, asla ayrım diye bir şey burada biz yapamayız.
“BİZ MERDİVEN ALTLARINDA ADALET ARAYIŞININ OLDUĞU DÖNEMLERİ BİLİRİZ”
Sağlıkta biz, tarihimizin en büyük sağlık reformunu yapmışız. Hastanesinden doktoruna, ambulansından ilacına her alanda milletimize en üst seviyede hizmet verilmesini temin etmişiz. Onlar, bunun üzerine ne ekleyeceklerini açıklasınlar. Mesela adalette; hakim ve savcı sayısını 2 buçuk kat, yardımcı personel sayısını 3 kat artırarak, mahkemeleri yaygınlaştırarak, bilişim altyapısını güçlendirerek milletimizin adalet sistemine erişimini kolaylaştırmışız. Onlar, daha yüksek standartlar taahhüt etsinler. Ama ne dediler, ‘Bu güzel binaları yapmak adaleti getirmez’ dediler. Biz, merdiven altlarında adalet arayışının olduğu dönemleri biliriz. Hakimin, savcının bir odaya tıkıştığı dönemleri biliriz. Gayet lüks, modern adalet saraylarını yaparak hakim, savcı çok daha rahat, çok daha huzurlu çalışsın diye bu adımları atmışız; bunu eleştiriyorlar.
“MİLLİ İSTİHBARAT TEŞKİLATIMIZ YANİ BELKİ DE PENTAGON’DAN SONRA DÜNYANIN İKİ NUMARALI TEŞKİLATIDIR”
Biz, Türk Silahlı Kuvvetleri’mizi, emniyet ve jandarma teşkilatlarımızı, sahil güvenliğimizi, Milli İstihbarat Teşkilatı’mızı personel, araç gereç, operasyonel kabiliyet bakımından dünyanın sayılı güçleri haline getirmişiz. Onlar, daha öte ne, hedeflerini söylesinler. Şu anda bizim Milli İstihbarat Teşkilatı’mız, yani belki de Pentagon’dan sonra dünyanın iki numaralı teşkilatıdır. Şimdi de silahlı kuvvetlerimizin tüm birimlerini Milli İstihbarat Teşkilatı’mıza yakın bir bölgede onun inşaatı devam ediyor, orada da inşallah onunla beraber güvenliğimizi çok daha güçlü bir biçimde temsil edeceğiz ve orada görev yapacak olan kara, deniz, hava hepsine bunları teslim edeceğiz.
“TARIM SEKTÖRÜNÜN MİLLİ GELİRİNİ 37 MİLYAR LİRADAN 337 MİLYAR LİRAYA ÇIKARTTIK”
Gençlik ve Spor’da, yükseköğrenim öğrenci kapasitemizi, yurt kapasitesini 182 binden 746 bine, kredi burs rakamını lisansta, hatırlayın göreve geldiğimizde üniversite öğrencilerimiz 45 liracık alıyordu, 850 liraya çıkardık. Spor tesislerimizin sayısını 4 binin üzerine, lisanslı sporcu sayısını 11 milyonun üzerine çıkardık. Yapsınlar da görelim. Ellerinde şu an büyükşehir belediyeleri var, bu büyükşehir belediyelerinde ne yapıyorlar görelim. Peynir gemisi lafla yürümüyor. Şöyle bir sel afeti olduğu zaman bunların belediyelerinin ne hale geldiğini gördük. Tarım sektörünün milli gelirini 37 milyar liradan 337 milyar liraya çıkarttık.
“SEÇİM KANUNU’NDA YAPILACAK BU DÜZENLEMELER EN ÇOK CHP MİLLETVEKİLLERİNİ RAHATLATACAKTIR DİYE DÜŞÜNÜYORUM”
Gençlerimiz başta olmak üzere tüm vatandaşlarımızın AK Parti’nin kendi hayatında yaptığı değişimi ve bugünkü sorunlarını çözebilecek yegane siyasi teşekkül olduğunu görmesini ancak bu şekilde sağlayabiliriz. Cumhur İttifakı olarak Seçim Kanunu’ndaki değişikliklere ilişkin çalışmayı yüce Meclis’imizin takdirine sunduk. Seçim barajının yüzde 7’ye düşürülmesinden ittifakların milletvekili çıkarma hesabının yeniden yapılmasına, seçmen kütüklerinin tanziminden yeni yönetim sistemimizle ilgili uyum hükümlerine kadar pek çok düzenlemeyi içeren bu teklifin ülkemize hayırlı olmasını diliyorum. Burada sadece bir hususun altını çizmek istiyorum. Seçim Kanunu’nda yapılacak bu düzenlemeler en çok CHP milletvekillerini rahatlatacaktır diye düşünüyorum. Çünkü biliyorsunuz, bu partinin milletvekilleri, seçimler öncesi gruplar halinde gözleri yaşlı, boyunları bükük bu şekilde başka partilere altın tepside ikram ediliyordu. Yeni düzenlemeyle seçimlere katılmak için Meclis’te grup kurmak tek başına yeterli olamayacağı için siyasi mühendislik gayretlerinin ürünü bu tür taşınmalara artık ihtiyaç kalmayacak. Böyle CHP milletvekillerinin tuzluk gibi siyaset masasında elden ele dolaştığı, milli irade adına utanç verici, yüz kızartıcı tablolarla inşallah bir daha karşılayamayacağız.
“HEM MİLLİ İRADENİN TECELLİSİNDE ADALETİ SAĞLAMAYI HEM DE TABELA PARTİLERİNİN SİYASETİ MANİPÜLE ETMELERİNİN ÖNÜNE GEÇMEYİ HEDEFLİYORUZ”
Bu düzenlemeyle ittifaklar içinde yer alan partilerin sahip oldukları oy potansiyelinin çok üzerinde güç ve milletvekili elde edebilmelerini sağlayan sistemi de değiştiriyoruz. Böylece hem milli iradenin tecellisinde adaleti sağlamayı hem de tabela partilerinin siyaseti manipüle etmelerinin önüne geçmeyi hedefliyoruz. Bu düzenleme de en çok CHP milletvekillerinin işine yarayacaktır. Çünkü CHP, ittifakını geniş tabanlı göstermek için kendi mensuplarının seçilmesi gereken yerlerin bir kısmını diğer partilerin adaylarına peşkeş çekiyordu. Bu garabetin de önüne geçilmekte, CHP’lilerin kendi listelerine sahip çıkabilmelerine imkan sağlanmaktadır. Komisyon ve genel kurul görüşmelerinde CHP’li milletvekillerinin sunulan teklifi alenen yapamasalar bile kalben destekleyeceklerine inanıyorum. Aslında siyasette elini en çok rahatlattığımız kişi de CHP’nin başında bunca yıldır hiçbir iş yapmadan, hiçbir seçim kazanamadan durmayı başarabilen Kılıçdaroğlu’dur. Öyle Ahlatlıbel’de yuvarlak masanın etrafında toplanmayla siyaset olmuyor. Bu zat önce AK Parti’nin yaptıklarına, yapmakta olduklarına bakıyor; sonra çıkıyor kürsüye, bunların bir kısmını eleştiriyor, bir kısmını da sanki kendi akıl etmiş gibi anlatıyor.
Aynı ekibin bölgemizde yaşanan güvenlik krizi, salgın gibi bir felaket, siyasi ve ekonomik fay hatları gibi hususlarda ülkemizin kaderini ellerinde tuttuğunu düşünün; onlar oturma düzenine, söz sırasına karar verene, yemek menüsünde anlaşılana, koridorda yürüme hizasını tutturana kadar zaten iş işten geçer. Böylesine bir karmaşadan ülkenin ve milletin hayrına bir kararın çıkması, hadi çıktı diyelim, hızla ve sağlıklı bir şekilde uygulanması mümkün mü? Sadece düşüncesi bile kabus gibi. Milletimize teklif edilen sistem işte budur.”