AK Partili Hamza Dağ Gazeteduvar'dan Didem Mercan'ın sorularını yanıtladığı röportajda önemli açıklamalarda bulundu.
‘BU SEFER BAŞKA BİR SONUÇLA KARŞILAŞACAĞIZ’
CHP’nin en güçlü olduğu illerden biri İzmir. CHP, uzun yıllardır İzmir’de yarışı önde bitiriyor. 2019 yılında CHP yüzde 58,10, AK Parti 38,69 almıştı. Arada ciddi bir oy farkı olduğunu görüyoruz. Bugüne kadar hiçbir AK Partili aday hatta kamuoyu tarafından yakinen tanınan ve oldukça deneyimli bir siyasetçi olan Binali Yıldırım dahi İzmir’de seçim yarışını önde bitiremedi. Bu oy farkını nasıl kapatacaksınız?
Oluşan şartlar ve değişen koşullar seçim atmosferini de muhakkak etkileyecektir. Zira İzmir’in bir 5 yıl daha kaybetme lüksü yok. İzmir’de yıllarca siyaset yapan biriyim. Bırakın ilçelerini her mahallesini her sokağını iyi bilen tanıyan biriyim. İzmir’in de İzmirlinin de neye ihtiyacı olduğunu, talep ve beklentilerinin hangi yönlerde ağır bastığına da çok iyi vakıfım. Zira ben bu memleketin yetiştirdiği bir siyasetçiyim. İzmir’in içinden biriyim. Hemşehrilerim de benim 4 dönem milletvekili olarak görev yaptığım süre boyunca gelen taleplere yönelik ne kadar hassas olduğumu biliyorlar. İzmir için aşamayacağımız engel, yapamayacağımız icraat yoktur.
İzmir’deki bugünkü dinamikler ortada. Ben ciddi bir hazırlık içinde İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na talip biriyim. Hazırladığımız projelerle İzmir’e nefes, can olmak için çalışıyorum. Bunun vatandaş nezdinde de büyük rağbetle karşılandığını görüyorum. Bu samimi gayretlerimin sahada ciddi bir karşılığı olduğuna inanıyorum. Bu seçimin İzmir açısından bir devrim niteliği taşıyacağına da inanıyorum. İzmir’de, somut verilerin üzerinden değerlendirilme yapılması gereken bir sürece girildiğini hep birlikte gözlemliyoruz.
Her seçimin kendine göre dinamikleri vardır. Biz bugün İzmir sevdamızın, İzmir aşkımızın sahada karşılık bulduğunu görüyoruz.
Ben hayatımı İzmir’de yaşadım, bundan sonraki ömrümü de inşallah burada geçireceğim. Öğrenciliğim bu şehirde geçti. Evlatlarımı İzmir’imizde kucağıma aldım. Avukatlık mesleğimi burada icra ettim. Gençlik kolları başkanlığını ve dört dönem milletvekilli yapma şerefine nail olduğum İzmir’imizin ihtiyaçlarını ve güzelliklerini yaşayarak tecrübe ettim. 30 ilçesini sokaklarına varıncaya kadar bilirim. Bu birikimle sahadayız ve hemşehrilerimin teveccühünden anlıyorum ki bu sefer başka bir sonuçla karşılaşacağız. “Sonuçlar bugüne kadar benzerlik gösterdi” diye bundan sonra da “aynı olacak” diye bir kaide yok. Çünkü zaman akıyor, koşullar, isimler, ihtiyaçlar ve beklentiler değişiyor.
Bugünkü İzmir’le 5 yıl önceki, 20 yıl önceki İzmir aynı değil. Karşımızda sorunları yığın haline gelmiş bir İzmir var. Hemşehrilerimiz bu durumu ne yazık ki yaşayarak tecrübe ediyor. Bildiğiniz gibi geçtiğimiz hafta İzmir’imiz için hayallerimizi, projelerimizi anlattığımız bir lansman gerçekleştirdik. Bu şehrin tüm ihtiyaçlarını harfiyen not ettik ve üzerine çalıştık. Dolayısıyla çözüm yollarını da biliyoruz.
Bunların yanında ben sadece bir belediye başkan adayı değilim. Bu şehrin şehri emini olmaya adayım. Sadece alt ve üst yapıyı yenilemekle, yol yapmakla, konut dönüştürmekle kalmayacağız, her bir insanımıza dokunacağız.
‘İZMİR İÇİN HİZMETİN ÖN PLANDA OLDUĞUNU ANLATMAK İÇİN LOGO KULLANMADIK’
Seçim çalışmalarında kullanılan afişlerde ve seçim araçlarında parti logosu ve amblemi kullanmamanız çok eleştirildi. Neden parti logosu ve amblemi kullanmıyorsunuz?
Bu soruya sahada kesinlikle denk gelmiyoruz. Vatandaşlarımız buradan bir rahatsızlık hissetmemiş. Bazı kesimler eleştirecek bir şey bulamayınca bunu ifade ediyorlar.
Yerel yönetimler bir şehrin tüm gereksinimleriyle özdeşleşmelidir. Kentin yapısıyla bütünleşmelidir. Siyasetin çok daha ötesinde bir anlayışı ifade etmelidir. Bu durum yereldeki tüm dinamikleri, talep ve beklentileri karşılama açısından da çok önemlidir. Biz de bu hassasiyetlerin gözetilmesini oldukça önemli ve kıymetli buluyoruz. İzmir için ideolojik bir tutumu değil, hizmetin ön planda olduğu, tüm kesimleri kucaklayan yönetsel bir tecrübeyle ilerlediğimizi ve ilerleyeceğimizi hemşehrilerimize aktarmak ve anlatmak için logo kullanmadık.
Benim “Hamza Dağ” olarak hangi siyasi geleneğin, hangi partinin bir mensubu olduğumu bilmeyen yoktur. Bunun yanında ben Cumhur İttifakı’nın adayıyım. Bugüne kadar hemşehrilerimiz arasında hiçbir ayrım gözetmediğim gibi her bir İzmir’liye eşit mesafede olmaya and içmiş bir adayım. Farklı düşüncelere sahip, farklı aidiyetleri olan vatandaşlarımıza da bu hassasiyetimizi göstermek istedik.
Farklı bir çekincemizin olması söz konusu değil. Çünkü en başında da söylediğim gibi gençlik yıllarımdan beri benim kim olduğumu İzmirliler bilir. Bu şehrin yeni yüzlerinden değilim. 4 dönem milletvekilliği yaptım.
‘BELEDİYENİN SEKÜLERİ, MUHAFAZAKARI OLMAZ’
Barlar sokağına gidiyorsunuz… Gençlerle, kadınlarla sıkı bir iletişim kurmaya çalışıyorsunuz… Sosyal medyadan kadın seçmenlerle fotoğraf paylaşıyorsunuz. Hatta Gürsel Tekin bu fotoğraflara ‘İçkili mekânda sarışın kadınlarla fotoğrafınız İzmir’i yansıtmaz’ diyerek tepki göstermiş, ‘Hukukun üstünlüğü konusunda ne düşünüyorsunuz, neden İzmir yatırım almıyor?’ diye sormuştu. Tüm bu hamleleriniz 'seküler İzmir seçmenini etkileme çabası' olarak yorumlandı. Bu yorumlar için ne söylerdiniz?
Ben bahsettiğim gibi İzmirliyim. İzmir'in Kordon'u da, Karşıyaka'sı da, Bayraklı'sı da, Konak Gül Tepesi de benimdir. Bir İzmirli olarak beni de yansıtır. Buralara defalarca gitmiş insanlara temas etmiş birisiyim. Beni sahada bilen hemşehrilerim bu soruları bana sormuyor ama yayınlarda, medyada soruyorlar.
Belediye hizmet yeridir. Belediyenin seküleri, muhafazakârı olmaz. Bir İzmirli olarak, İzmir'in değerlerini bilen biri olarak farklılıkları yük değil zenginlik gören biri olarak hizmet etmeye geliyoruz.
Yerel yönetimlerin sınırlarının nerde başlayıp nerde bittiğini de çok iyi biliyoruz. Görevinin, yetkisinin icraat ve hizmetle sınırlı olduğu düşüncesine de derinden vakıfız. Yaşam tarzı, bakış açısı, dünya görüşü bir sözle sosyal yaşamı kapsayan her şey dün nasılsa bugün de yarın da aynı minvalde ilerler ve ilerleyecektir. Bizim amacımız her bir kesimin kesintisiz bir şekilde hizmetten yararlanacağı kapsamlı çalışmalar ortaya koymak ve her bir vatandaşımızın hizmet alabilmesini sağlamaktır.
‘İZMİR’DE KONUT ÜRETEN BELEDİYEYE AİT ŞİRKET OLUŞTURACAĞIZ’
İzmir deprem bölgesi… Geçmişte depremlerle sarsılmış ve yine bilim insanlarının deprem konusunda dikkat çektiği bir kent. Söz depreme gelince ister istemez kentsel dönüşüm ve beraberinde rant tartışmaları da geliyor. Rantsız bir kentsel dönüşüm mümkün mü? Bu konuda İzmir için hangi planlamalarınız var?
6 Şubat 2023’te yaşadığımız asrın felaketinin acısı hâlâ tazeliğini koruyor. Coğrafyamızın bir gerçeği olduğu şuuruyla başta İstanbul ve İzmir gibi büyükşehirlerimiz olmak üzere sıfır tolerans ile deprem dönüşümünü gerçekleştirmeliyiz. “Yerinde Yeniden Dönüşüm” ile İzmir Afetlere Karşı Direnç Kazanacak. Beş yıl içerisinde, 150 bin konutu yenileyerek şehrimizin kimliğini taşıyan konutlarda huzur ve güven içerisinde yaşanmasını sağlayacağız.
İzmir’in güvenli kent olması birincil önceliklerimiz arasında yer almaktadır. Bu kapsamda İzmir'de konut üreten belediyeye ait şirket oluşturacağız. Tabi ki bu dönüşümler kolay olmamakla birlikte vatandaşlarımızın kabulü ve desteğiyle bu işin de üstesinden geleceğimize inanıyorum. Yanı sıra 50 bin sosyal konut projemiz de kıymetlidir. Bu projemiz de kentsel dönüşüme önemli ölçüde destek sağlayacaktır. Bu proje kapsamında önceliğimiz şehit yakınları, engelli ve gazilerimiz olacaktır.
‘SAHADA LAF ÜRETİP, MASA BAŞINA GEÇİP OTURACAK İNSANLAR DEĞİLİZ’
Son olarak, genel başkan yardımcılığı ve milletvekilliği yapmış uzun zamandır siyasetin içinde olan Hamza Dağ nasıl bir İzmir hayal ediyor? İzmir hangi sorunlara çözüm bekliyor?
İzmir yeni bir hikayenin yazıldığı bir şehir olacaktır. Bu yüzden de İzmir hayalimi “Eşsiz İzmir” olarak nitelendirdim. Eserlerle donatılan gelişmemiş bir alan bırakılmayan, sağlam projelerimizle kalkındırılan bir İzmir hayal ediyorum. Özellikle kronik sorunları tarih olan bir şehir hayal ediyorum. Trafik çilesinin son bulduğu, hemşehrilerimizin rahat nefes aldığı bir kent hayal ediyorum. İzmir denince gerçek bir gelişimin şahlanışın ivme kazandığı bir memleket hayal ediyorum.
Tüm bu hayallerin somut çıktıları da sizlerle paylaştığım projelerde saklıdır. Zira biz sahada laf üretip masa başına geçip oturacak insanlar değiliz. Benim siyasi kariyerimin büyük bir kısmı sahalarda vatandaşlarımızın arasında geçti. Yerinde tespit ve incelemeler benim için oldukça önemlidir. Karar vermeden önce duyduklarımın yanı sıra gördüklerim de benim için bir o kadar da kıymetlidir. Bu bağlamda vatandaşa kulak veren, sahayı deneyimleriyle okuyan bilen herkesle yol alarak ilerleyecek, yönetsel şeffaf ve katılımcı bir anlayışla sorunlara çözüm üretmeyi canı gönülden istiyorum.