Sağlık çalışanları ve sosyal hizmet emekçilerinin tamamı için insanca yaşayacak ücret ve çalışma koşulları isteyen KESK’e bağlı Sağlık Emekçileri Sendikası (SES) üyeleri bugün iş bıraktı.
İş bırakma eylemi en yoğun olarak İzmir’deki Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Ege Üniversitesi Hastanesi, Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi, Çiğli Eğitim ve Araştırma Hastanesi , Sağlık Bilimleri Üniversitesi Dr. Suat Seren Göğüs Hastalıkları ve Cerrahisi Eğitim Hastanesi ve Buca Buca Seyfi Demirsoy Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde yaşandı. Pek çok serviste hizmet verilmedi. Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ndeki iş bırakma eylemine Türk Sağlık Sen, Genel Sağlık İş, Türk İş'e bağlı Sağlık İş ve DİSK'e bağlı Dev Sağlık İş üyesi sağlık emekçileri de katıldı.
SAĞLIK EMEKÇİLERİNİN TALEPLERİ
Sağlık emekçileri, iş bırakma eyleminde hekimler için yapılan iyileştirmelerin tüm sağlık emekçilerini kapsaması, emeklilik ücretinin yoksulluk sınırının üstüne çıkarılması, COVID-19'un iş kazası ve meslek hastalığı olarak sayılması, 3600-7200 ek göstergenin kademeli olarak düzenlenmesi ve yıpranma payı verilmesi yönündeki taleplerini dile getirdi.
İş bırakan sağlık emekçileri hastane bahçelerinde açıklama yaptı. Hastanelerde okunan basın açıklaması:
Sağlık ve sosyal hizmet emekçileri olarak yılladır “sağlıkta dönüşüm” adı ile ifade edilen, halk ve emekçiler lehine olmayan uygulamalara karşı alanlardayız. Bu güne kadar uygulanan bu politikalara karşı dediğimiz her konuda maalesef haklı çıktık. Hizmeti üretenlerin ve halkın temsilcilerinin içinde yer olmadığı bir programın başarı şansı olmadığını söyledik. Kapitalist üretim-tüketim ilişkilerine indirgenen sağlık ve sosyal hizmetlerde başarı olmaz dedik. COVID-19 pandemisi ile kapitalist sağlık sistemlerinin tümünün çöktüğünü, nasıl aciz kaldığını tüm dünyada gördük. Devrim gibi anlatılan bu projelerin Türkiye’de de nasıl çöktüğüne hep birlikte şahit olduk. Niçin alanlarda olduğumuzu daha iyi anlatmak için sadece sağlık iş kolumuzda mevcut duruma bakmamız yeterli olacaktır.
-10 dakika da 2 hasta muayenesi,
-Aile hekimliğinde yaşanan sorunlar ,keyfi ve kuralsız cezalandırma, güvencesiz ve ucuz çalıştırma
-3.Basamak hastanelerine sevksiz gidebilme, eğitim ve araştırma yerine muayenenin öncellenmesi ve personel eksikliğinden kaynaklı asistan hekimlerin eğitim yerine muayene ve kırtasiyecilik yapma gibi nedenlerle yaşadığı angarya ve uzun çalışma,
-Yeterli kadro açılmaması nedeniyle; hemşire başta olmak üzere yüzbinlerce personel açığından kaynaklanan artan iş yükü ve angarya çalışma ve çok sayıda yeni mezun sağlıkçının işsiz olması,
-Pandemi ile mücadelede yaşamını yitiren yüzlerce ve enfekte olan yüzbinlerce sağlık emekçisi olmasına rağmen COVID-19’un meslek hastalığı sayılmaması,
-Yıllardır oyalanarak seçim yatırımına dönüştürülen 3600-7200 ek gösterge sorunu,
-Açlık sınırının az üstünde yoksulluk sınırının çok çok altındaki temel ücretler, emekliliğe yansımayan ve adil olmayan döner sermaye uygulamaları,
-Angarya çalışma, mesleklerin değersizleştirilmesi nedeniyle istifa edip yurtdışına göçmek zorunda kalan sağlık emekçileri,
-Sağlık hizmetlerinin planlanmasından sunumuna kadar geçen süreçlerin hiçbirinde işkolu emekçileri ve sağlık emek meslek örgütleri aracılığıyla dahil olamamaktadır. İktidarda hangi parti olursa kendine yakın kişileri liyakat esasları gözetmeden idareci olarak atamaktadır. İdareci seçimlerinde işkolu emekçilerinin tercih hakkı yoktur. Bu nedenle de çalışma rejimi açısından da demokratik olmayan koşullar mevcuttur. İşkolumuzdaki çeşitli kurullarda (döner sermaye, iş sağlığı güvenliği, satın alma komisyonları, muayene komisyonları vb) idare tarafından atananlar ağırlıktadır. Örgütlü yapıların temsilcileri bulunmamaktadır.
-KHK rejimi, güvenlik soruşturmaları nedeniyle işten atmalar, göreve başlatmamalardan kaynaklı örgütlenme önündeki kaygılar,
-Yöneticilerin dili, kışkırtılan sağlık talebi ve bilime de aykırı olan sağlık sisteminin sonuçları arasında yer alan şiddet,
-İhtiyaca rağmen kamuda ve hastanelerde eczacı istihdamının yetersizliği, kamu emekçisi eczacıların özlük sorunları
Gibi birçok sorun yaşamaktayız. Tüm bunların yanında sağlık hizmeti sunan ekip olmanın yanında sağlık hizmeti alan da bir ekibiz. Doğallığında yaşadığımız toplumun yaşadığı sağlık hakkı sorunlarını da bizler yaşıyoruz. Üstelik bu sorunları yaşayanlar olarak ta çoğu zaman hedefe konan bizler oluyoruz. Bu nedenle sağlık emekçilerinin ekonomik, özlük ve demokratik haklarına yönelik mücadele yanında sağlık hakkı mücadelesini de yürütmek zorunda kalıyoruz.