Osmanlı döneminde, Basmane semti İzmir'in ticaret merkezlerinden biriydi. Limana yakınlığı ve demiryolu bağlantısıyla stratejik bir konuma sahip olan semtte, çeşitli dillerden, dinlerden ve ırklardan insanlar bir arada yaşardı. Ticaretin canlı olduğu dönemlerde semtte; Rumlar, Yahudiler, Türkler ve diğer etnik gruplar barış içinde bir arada yaşarlarken, Cumhuriyet döneminde ise Basmane semti, İzmir'in modernleşme sürecine paralel olarak gelişti ve demiryolu ulaşımının önemi nedeniyle de semtin ticari ve ekonomik hayatı da canlılığını korudu.

Karşıyakalı çocuklar tiyatro sahnesinde! Karşıyakalı çocuklar tiyatro sahnesinde!


Yıllar içerisinde semtin önemi azaldı ve geçmişten günümüze kadar süregelen ihmaller ve plansızlık nedeniyle Basmane’nin tarihi dokusu adeta bir harabe haline geldi. Semt, yerli ve yabancı turistlerin uğrak noktası olmaktan çıktı, birçok tarihî konak ve bina her an yıkılacak duruma geldi. Sokaklarında dolaşırken geçmişin izlerini görebileceğimiz semt yok olma tehlikesiyle karşı karşıyayken, şimdilerde semtin en çok ağırladığı misafirleri ise kaçak göçmenler olmuş durumda.



“Burası böyle yüzüstü bırakılarak öksüz çocuk oldu”


Yıllardır İzmir’de yaşadığını ve bölgenin eski halini de çok iyi bildiğini belirten 81 yaşındaki Şemsettin Ülkümen, “İzmir’de belirli yerlerle ilgilenildi ancak burası böyle yüzüstü bırakılarak öksüz çocuk oldu. Buralar harika, çok güzel yerlerdi. Ama bugün bakıyorum yıkıntı haline gelmiş buralar, eski halini bildiğimiz için üzülüyor insan tabii. Burada görülen Paşa Oteli çok güzel eski, tarihi bir binaydı. Ama şimdi şu hale bak ‘yıkılır’ deniyor. İzmir'in kalbidir burası. Arka tarafta tarihi yerleri var. Zaten ismi ‘Agora’dır buranın. Ama eski durumu kalmadı” dedi.



“İzmir'in çok büyük bir ayıbı”


1960 yılında İzmir’e yerleştiklerinde 7-8 yaşında olduğunu ve hâtıralarını tazelemek için büyüdüğü bölgeye geldiğini ifade eden 73 yaşındaki Esin Ülkümen ise “Eskiden İzmir'in en güzel yeri, en seçkin semtlerinden biriydi burası. Çok keyifliydi, bütün İzmir'in kalbi burasıydı. Ama şimdi bakıyorsunuz içiniz acıyor. Buraya mutlaka bir an önce el atılması gerekiyor benim gördüğüm kadarıyla. Bu İzmir'in çok büyük bir ayıbı. Eski bina çok fazla ama bunların renove edilebilecek olanları bir defa renova edilmeli her şeyden önce. O eski doku muhafaza edilmeli. Eskimiş, çürümüş olanlar var, onlar bakımı belki olamayacak ama en azından daha farklı bir yapılar yapılabilir” diye konuştu.