Milli İstihbarat Teşkilatı ve Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği Bütçesi üzerinde MHP Grubu adına konuşma gerçekleştiren Tamer Osmanağaoğlu “Meriç’e selam verip, Sen Nehrinde abdest alıp Tuna Boyunca hayat bulan, Don’da soluklanıp Volga’da nefes alan, Aral havzasına Türk mührünü vurup Fırat boyunca ilerleyen, Hindistan’dan Çin’e, Arap Yarımadasından Nil Nehrine, tarihin akışına Türk’ün imzasını atan, Atlantik’ten Pasifiğe Türk’ün ayak izini bırakan, dağların aslanı, göklerin kartalı steplerin bozkurdu isimsiz kahramanlarımızı da özellikle selamlıyorum.”
İfadelerini kullanırken konuşmasında şunları söyledi:
“Suriye’de ne işimiz var?” diyenlere, “Libya’da, Katar’da, Afrika’da neden varız?” diye soranlara, “Kuzey Irak’ta neden bulunuyoruz?” sualini dillerine dolayanlara, “Balkanlar’dan Karabağ’a, Karadeniz’in kuzeyinden Akdeniz’in güneyine ne diye karışıyoruz?” diye sorup şaşkınlık yaşatanlara verilecek en güzel cevap da işte budur. Suriye’nin kuzeyinde, boyunlarında sahiplerinin tasması, tatlı hülyalara dalan hainlere sesleniyorum: Türk’ün kulakları sağır eden ihtişamıyla kâbusu yaşamaya devam edeceksiniz! Kandil’deki inlerinde, masum kanı dökmek için fırsat kollayan hayâsız sapıklara sesleniyorum: Türk ordusunun sizler için hazırladığı “küçük sürprizlerle” son nefeslerinizi vermeye devam edeceksiniz.”
MİT’İN BAŞARILARINDAN YABANCI ÖRGÜTLER RAHATSIZ!
TBMM Güvenlik ve İstihbarat Komisyonu Üyesi Osmanağaoğlu; Milli İstihbarat Teşkilatının etkinlik sahasının genişlemesinin yabancı istihbarat örgütlerinin planlarını bozduğuna, endişeye sevk ettiğine de dikkat çekti. “MİT’in kurumsal kimliğinde Türkiye’nin etkinlik sahasının genişlemesi; bir takım yabancı istihbarat kuruluşlarını endişeye sevk etmektedir. Avrupa’nın güvenlik kuruluşları tarafından ara ara yapılan haberler ve kamuoyunu yönlendirmek için sızdırılan raporlar; belli bir ajandanın parçasıdır. Plan; Türk istihbaratını korkutucu bir hayalete dönüştürüp dünya kamuoyu nezdinde itibarsızlaştırmaktır.”
İfadelerini kullanan Osmanağaoğlu şunları söyledi:
“Hemen yanı başımızda Gazze’de; Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli’nin tabiriyle, Caniyahu tarafından Filistinli mazlumlara yaşatılan vahşet karşısında BM ve uluslararası kurumların etkisiz kaldığına, alınan kararların nasıl bloke edildiğine hep birlikte şahitlik ettik. Sayın Cumhurbaşkanımızın “dünya 5’ten büyüktür” çıkışının etrafında yeni bir huzur ve barış çemberinin Türkiye’yi merkeze alacak şekilde vücut bulması an meselesi olduğu gibi, bu çemberin oluşturulup oluşturulmaması da bizim elimizdedir. Böylesine ciddi bir süreçte; tarihin Türk milletine yüklediği sorumlulukları reddetmek, talihin Türk devletinin önüne altın tepside sunduğu fırsatları görmezden gelmek, hem bu milletimize, hem mazlum milletlere, hem de kandan nehirler içinde boğulmaya çalışılan masumlara yapılmış en büyük ihanetlerden birisi olacaktır.
BİZ ŞAHİTLİK ETTİK SİZ DE EDİN!
Biz şahitlik ediyoruz siz de edin: Türk asrının meşalesi tutuşmuştur! Biz inandık, siz de inanın: Devir artık Türk devridir! Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli’nin ifade ettikleri gibi: Gelin; “Türk Devri’ni gururla, onurla, heyecanla, bahtiyarlıkla ve ayakta hep birlikte selamlayalım. Gelin; “Parlak bir geçmişi onurlu bir gelecekle buluşturmanın arayış ve amacıyla yeni yüzyıla hep birlikte hazırlanalım.” Çünkü zaman dünyayı Türkçe okuma zamanı, devir dünyada olup bitene Başkent Ankara’nın penceresinden bakma devridir.